100. yılda Bozok Sancağı!

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıl dönümünü Filistin’de yaşanan mezalim, soy kırım ve din savaşının gölgesinde kutluyoruz.
Kutlamadan ziyade 100 yıl sonra bir kere daha ‘ Cumhuriyet’e sahip olmanın ne denli önemli ve şükür kaynağı olduğunu hatırlıyoruz.
Cumhuriyet’in; aslında bir siyasi gruplaşma, ayrılık, meta, argüman, kalıp, cephe olmadığı gerçeğini içinde bulunduğumuz dünya hali çok acı tablolarla anlatıyor bizlere!
Ateş topuna dönen dünyada Cumhuriyet’in ne büyük bir kalkan olduğunu, millet olma şuurunun önemini o ateşin içinde yanmadan durarak daha iyi anlıyoruz.
Allah devletimizi, milletimizi ve Türk-İslam Dünyasını Haçlı zihniyetinin karanlık mezaliminden korusun.
Ve bizi yönetenlere öyle bir feraset versin ki, ülkesinin menfaatleri ve çıkarlarını ayaklarının altına alma cesareti yerine dik durabilme, devlet adamı olabilme cesaretine sahip olsun.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı 100’üncü yılda kutlarken böylesine mükemmel bir yapının mimarı olan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm vatan evlatlarını hayırla ve rahmetle yad ediyorum.
Mekanları cennet olsun!
Yaşasın milleti ile büyüyen Cumhuriyet!
YOZGAT’IN 100’ÜNCÜ YILI VE BOZOK SANCAĞI
Yozgat, Osmanlı’nın son şehri…
Cumhuriyeti’n 100’üncü yılında nerede, ya da nerede olmalı?
Cumhuriyetin 100’üncü yılını kutlarken Yozgat’ın asırlık serüveninde nereden nereye geldiğini de konuşmak gerektiği kanaati hakim oluyor?
Yozgat, 100 yılda hak ettiğini aldı mı?
Meseleyi tek başına hizmet ekseninde değerlendirmek istemiyorum. Zira hizmet er ya da geç geliyor.
Hizmet ‘er’ ya da ‘geç’ gelirken ömür törpülüyor!
Cumhuriyeti’n 100’üncü yılında Bozok Sancağı’nın merkezi Yozgat’ı nerede görüyoruz?
Ya da Cumhuriyeti’n 100’üncü yılında neredeyiz?
Yozgat’ı; ekonomisi, siyasi, sosyal hayatı bakımından nerede görüyoruz?
Ne kadar şehirleştik!
İnsan yapısı nerede?
Gidişat nereye?
Bozok Sancağı’nın kadim şehrinin dününe, 50 yıl evveliyatına baktığımızda sosyal hayatı, insan yapısı, siyasal hayatı bakımından Cumhuriyet’in kazanımlarını yansıtan bir Yozgat çıkıyor karşımıza.
Zaman yeni kazanımlarla yapıyı geliştirmesi gerekirken baktığımızda sorunlar aynı şekilde ve süratle devam ediyor, çözüme kavuştuğunu düşündüklerimiz ise aslında zamanın ihtiyaçlarına yetişmek için ortaya koyduğumuz argümanlardan ibaret.
Hizmet, insan yapısındaki gelişim, sosyal hayattaki dönüşüm.
Bu üç ana madde de geldiğimiz süreç Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında Yozgat adına çok da yeterli görünmüyor!
Giderek azalan bir hareket kabiliyeti, giderek yetersiz kalan hizmet yelpazesi, giderek yok olan standardı yüksek insan modeli.
Bunları kaybederek kazanımlar noktasında yeterli seviyeye ulaştığımızı söylemek abesle iştigal olur.
Cumhuriyeti’n 100’üncü yılında hizmet adı ile gerçekleşenlerin ‘geç’ gelmesinden, yatırım olarak gösterilenlerin ‘Yozgat’ın gerçeklerinden çok uzak’ olmasından, siyaset mekanizmasının ‘son 50 yılda yeterli seviyeye’ ulaşmasından kaynaklı kayıplarımız çıkıyor karşımıza.
Yarım asır öncesinin baskılı nüshalarına bile bakmak dün ve bugün arasındaki farkın aslında kayıplarımızdan oluştuğunu gösteriyor.
O halde 100. Yılda Yozgat nerede sorusuna Bozok Sancağı yapılanmasından bakmak doğru gerekiyor!
Cumhuriyetin 100’üncü yılında Yozgat’ı, Bozok Sancağı hüviyetinin getirdiği o büyük duruştan uzakta görüyoruz maalesef.