3 Mayıs Türkçülük Günü Bayramı

Orta okul öğrencisiyim 3 Mayıs Türkçülük Bayramının afişlerini takar bildirilerini dağıtır o günü bayram havasında teneffüs eder, büyük bir şevk ve zevkle büyüklerimizin konuşmasını dinlerdik. Rahmeti rahmana göçen İlim ve bilim insanı Prof Dr. Reha Oğuz Türkkan beyfendi 1985 yılında 2 gün evimde misafir ettim. Türk Federasyon üyesi Türk Milli Kültür Cemiyetimizde birde konferansında Türkiye’de Türklere yapılan zulüm ve işkenceleri dinlemiştik.Bize verdikleri kültürel mücadeleyi anlatırken hem kendisi hemde bizleri duygulandırmıştı.

Peki 3 Mayıs Türkçülük bayramı nedir?

Hüseyin Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş gibi Türk siyasetinin ünlü isimlerinin yargılandığı 3 Mayıs 1945 yılında "Ankara Nümayışı" anmak adına kutlanılan Türkçülükle Günü'nün 78. yıl dönümü bugün kutlanıyor.

Bugün Türkçülük Günü. Hüseyin Nihal Atsız ve Sebahattin Ali davasının duruşmasından sonra yaşanan "Ankara Nümayışı" anmak amacıyla kutlanan gündür. İlk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askeri hapisanesinde Hüseyin Nihal Atsız, Nejdet Sançar, Zeki Velidi Togan ve Reha Oğuz Türkkan'ın aralarında bulunduğu 10 mahkum tarafından kutlanmıştır. Bu günden sonra takip eden yıllarda ise toplantılar devam etmiş ve daha sonrasında Türkçülük Günü adını almıştır.

7 Eylül 1944 tarihinde başlayıp 29 Mart 1945 tarihine kadar olan süreç içerisinde gerçekleşen, Türk siyasetinde ün kazanmış 23 ismin Irkçılık- Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin ismidir. 65 oturum şeklinde süren davalar, Türk siyası tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Yargılama sonucunda ünlü Türk düşünürleri, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar gibi önemli isimlerin bulunduğu 23 kişi çesitli cezalara çarptırıldı.

Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu 5 Ağustos 1942'de TBMM'de yaptığı konuşmada şunları söyler:

"Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız."

Nihal Atsız dönemin başbakanı Şükrü Saracoğlu'na Orhun dergisinde 1 Mart 1944'te ve gene bir ay sonra 1 Nisan 1944'te olmak üzere iki açık mektup kaleme alır, Başbakan'a şikayet ve uyarıda bulunur. Şikayet edilenlerin arasında Ahmed Cevad Emre, Sabahattin Ali, Sadrettin Celal Antel ve Hasan Âli Yücel de vardır.

Sabahattin Ali tarafından Atsız mahkemeye verilir. 26 Nisan 1944'te Ankara'da başlayan ilk mahkeme, dönemin gençleri tarafından hınca hınç doldurulur. Mahkeme, 3 Mayıs 1944'e ertelenir.

Tarihte 3 Mayıs Olayları adıyla anılan olaylar Nihal Atsız'ın, hakkında açılan dava için Ankara'ya geldiği sırada başlamıştır.

Mahkeme salonuna giremeyen gençler Ulus Meydanı'na doğru yürüyüşe geçmişler, burada İstiklâl Marşı söylemiş ve komünizm aleyhinde sloganlar atmışlardır. Kafile Ulus Meydanı'ndan sonra Başbakan Şükrü Saraçoğlu ile görüşmek istemişse de bunda başarılı olamamış, milliyetçi gençlerin gösterileri hükümet tarafından şiddetle önlenmiştir. Bu gösterilerde tutuklanan üniversiteli gençlerin sayısı 165 olarak tespit edilmiştir.

3 Mayıs 1944'te bir araya gelen ve gösteriler yapan gençler birer birer tespit edilip toplanır ve tutuklanır. Milliyetçi gençler, Alparslan Türkeş'in ifade ediş şekliyle, kıyasıya dövülür. Nihal Atsız da aynı gün duruşmadan çıktıktan sonra polis tarafından gözaltına alınır. Üsteğmen olarak nümayişe katılıp gözaltına alınan Alpaslan Türkeş konuyla ilgili olarak:"3 Mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler " demiştir.

3 Mayıs'ın ilk yıldönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane'deki Askerî Cezaevinde tutuklu bulunan bir grup Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış, daha sonraki yıllarda ise çeşitli törenlerle kutlanmış ve Türk milliyetçilerinin bir geleneği Türkçülük Günü oluşmuştur.

Hüseyin Nihal Atsız kimdir?

12 Ocak 1905’te İstanbul Kadıköy’de doğan Atsız, baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündeki Çiftçioğulları ailesine, anne tarafından ise Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. Hüseyin Nihal Atsız, Deniz Kuvvetleri’nde Deniz Güverte Binbaşılığı’ndan emekli olan Mehmet Nail Bey’in, bir Deniz Yarbayı’nın kızı olan Fatma Zehra Hanım ile evliliğinden olan üç çocuklarından biridir. Atsız’ın bir kardeşi yine bir eğitimci ve yazar olan Ahmet Nejdet Sançar, diğer kardeşi ise Fatma Nezihe Çiftçioğlu’dur.

Atsız, ilk ve orta öğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman Mektebi’nde, Kadıköy ve İstanbul Sultanisi’nde yapmıştır. Lisenin onuncu sınıfındayken sınavı kazanarak Askeri Tıbbiye’ye girmiştir. (1922) Buradan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay yardımcı öğretmenlik, sonrasında ise Deniz Yolları’na bağlı bir Vapur’da katip yardımcısı olarak çalışmıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin “Yüksek Muallim Mektebi”ne girdikten bir hafta sonra askere alınmıştır. İstanbul’da askerliğini yaptıktan sonra yeniden okuluna dönmüş ve mezun olup aynı bölümde asistan olarak kalmıştır.

1931 yılında felsefe bölümünde okuyan Mehpare Hanım ile evlenmiş; fakat 1935’te ayrılmıştır. Bu dönemden sonra aylık yayımlanan “Atsız Mecmua”yı çıkarmaya başlamıştır. Çıkardığı dergilerin çoğu, bir süre sonra mahkeme kararları ile kapatılmıştır. Atsız, bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı da yapan Reşit Galib’in Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ı ağır bir dille eleştirmesi üzerine, aralarında Pertev Naili Boratav’ın da bulunduğu sekiz arkadaşıyla birlikte “Zeki Velidi’nin öğrencisi olmakta iftihar ederiz.” diyen bir protesto telgrafı çekmiştir.

Bu telgraftan sonra Reşit Galib, Atsız’ı mimlemiş ve onu üniversiteden uzaklaştırmak için fırsat gözetmiştir. Nihayet Atsız’ın bir makalesi ile bu fırsatı yakalamış ve 13 Mart 1933 tarihinde onu görevden uzaklaştırmıştır. Üniversite görevinden uzaklaştırıldıktan sonra, üç ay Malatya Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak; dört ay Edirne Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalışmıştır.

“Atsız Mecmua”nın devamı niteliğinde olan “Orhun” dergisini çıkarmaya başlamıştır. Bu dergide, o dönemde liselerde ders kitabı olarak okutulan tarih kitaplarındaki yanlışlıkları dile getirmesi üzerine 1933’te bakanlık emrine alınmış, Orhun dergisi de kapatılmıştır. Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 1934 tarihinde Kasımpaşa’daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak atanmıştır.

Ey Türk evlattı bugünlere kolaylıkla gelinmedi. Tarihini iyi bil. Türklüğüne Ülkene ve ülküne sahip çık.