Adayların samimiyet imtihanı!

Siyasetçileri aklım erdiği gün dinlemeye başladım.

Çocuk zihnim siyasetin ve siyasetçinin unutulmaz anıları ile dolu.

İçinde bulunduğumuz yerel seçim sürecinde tüm vücutlarını sahaya süren, tüm kozlarını, kabiliyetlerini, yeteneklerini seçmene hissettirmeye çalışan adayları konuşalım istiyorum.

Bir şekilde mesleğimiz gereği siyasetçileri derinlemesine tanır, analiz eder, çoğu zaman en özellerine kadar bilir ama (özelden beslenen bir gazeteci modelimiz olmadığı için…) mahremiyete zarar vermeyiz.

Pek sizler?

Sizler; ya bir tanıdık, ya bir akraba ise biraz daha derinlemesine tanır, bilirsiniz adayları.

Onun dışında aday profili, o an elinizi sıkan ya da çok sevdiğiniz partinin inandığınız genel başkanı tarafından ilan edilmiş değerli bir karakterdir.

Onun ötesi yoktur, ta ki bariz bir hata yapıncaya kadar!

Yozgat, ilçeler, hatta beldeler üzerinden adayların gene profilini inceleyelim istedim bugün.

Kim ne kadar samimi yaklaşımla seçmenin huzuruna çıkıyor!

Ha şunu da söyleyeyim bazı adaylar var ki, Yozgat dışındaki Yozgatlılar oy versin kesinlikle kazanırlar.

Algıda mükemmel ötesi bir duruşları var şehir dışında, gerçeği yansıtmasa da.

Şehir dışı programlarında hemşehrilerimizle o adayların kulaklarını bol bol çınlatıyoruz!

Gelelim Yozgat sınırları içindeki aday profillerine.

Şimdi diyeceksiniz ki, adayın yaklaşımını nasıl değerlendirmeliyiz?

Öyle ya elimizde ne bir yalan makinası ne de sahte ile gerçeği ayırt edecek bir sistem var!

Aslında sizler kalpten gelenle kalpsiz gelen arasındaki farkı en derin duygularla hissediyorsunuz!

Adayı en iyi şekilde karşılasanız da kalbinizdeki ve fikir dünyanızdaki yeri şekilleniyor.

Ama biz bazı kriterler üzerinden bakalım, bir değerlendirme yapalım bugün!

Öncelikle adayların seçim öncesi ahvallerine bakalım!

Adaylar aday olmadan önce;

- Halkın neresindeydiler

- Halk ulaşabiliyor muydu?

- Adaylık öncesindeki algısı ile aday olduktan sonraki algısı, ahvali nasıl,

- Elinizi uzattığınızda öncesinde nasıldı şimdi nasıl? El ucu mu avuç içi mi derler ya. Özellikle şimdi iki avcunun içine mi alıyor ellerinize?

- Duygu dünyasına bakın. Aday olmadan önceki tahammülü ile şuan ki tahammülü arasındaki fark!

- Tebessüme bakın. İfadelerin önceki ve sonraki halleri yüzden başlar kalbe ulaşır, unutmayın lütfen.

- Ve sözlerine bakın. Dilin kemiği var mı yok mu? Her şey bol keseden mi, candan mı?

Maddeleri daha da sıralayabilir, artırırız!

Emin olun şuan adaylar içinde bu satırları okurken rahatsızlık duyanlar olduğu gibi aralarında hiç rahatsız olmadan üstüne bile alınmayanlar da var!

Siyaset böyle bir şey.

Bir müddet sizi maviliklerin içinde bulutların üstüne çıkarır. Oradan bakarsınız dünyaya ve insanlara.

Oradan bakmak da değil asıl mesele.

Düşme ve inme ihtimalleri olsun yeter ki!

Onu düşünen bir aday ne sahte gülümser ne de küçük görür bulutların üstünde olsa da insanlığı!