Akıllı tahtalar değil akıllı öğretmenler gerek…

Türk siyasetinin dikkat çeken, fark oluşturan, iddia ortaya koyan ismi Yavuz Ağıralioğlu ile ilgili telefon sohbetimizde döküldü bu sözler;
- Bize akıllı tahtalar değil akıllı öğretmenler gerekli…
Çok kıymetli bir hocamın telefonu hastane odamdaki atmosferi bir anda dağıttı.
Yozgat’tan, üniversiteden, eğitimden, siyasetten, vefadan, anneden-babadan konuştuk vesselam. Çok anlamlı sözler sarf etti kıymetli hocam, şuan bazılarını telaffuz etmede yetersiz kalabilirim.
Özellikle Yavuz Ağıralioğlu özelinde kuruluydu sohbet.
Belli ki hocamın da gönlünde iz bırakmış Sayın Ağıralioğlu.
Adamdan bahsederken yeni eğitim yılı da girdi işin içine. Aslında gösterişli binalar, akıllı tahtalar, teknolojik donanımlar gibi materyaller üzerine kurulu bir dünyadan ziyade binalara anlam kazandıran insan faktöründen bahsettik.
Ve o insana mana kazandıran ahlak, vicdan kavramından.
Yaklaşık 7-8 aydır gösterişli binaların içinde sağlık arayan biri olarak ve de mesleğim gereği devasa binalarla, o binalara anlam katan insanlara dair konuşacağım bir hayli birikmişim var elbette.
Hacettepe Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, çok daha önce Bilkent Şehir Hastanesi ve şimdilik son durak Bilkent Şehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi…
Devasa binaların insanla mana kazandığını, en değerli tabloların devasa binaların duvarlarında hangi halde mana kazandığı pekala yaşayarak da görüyoruz.
Her neyse, ille de insan, ille de vicdan, ille de ahlak.
Bunların olmadığı bir düzen de ne yaparsanız yapın, ne kadar gayretli ve liyakatli bir yönetici olursanız olun sonuca ulaşamazsınız.
Şuan yaşadığımız Türkiye’de siyaset de devlet bürokrasisi de maalesef adam yokluğu ve yoksunluğu yaşıyor.
Akıllı tahtalar değil akıllı siyasetçilere ihtiyaç duyuyoruz.
Akıllı ve ahlaklı siyasetçiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Siyasetin limanı ahlaktır’ sözünü tam da hatırlatma zamanı değil mi?
Türk siyaseti bir değişimin sancısını çekiyor.
Bu değişim mevcut siyasi partilerin kendi içinde mi olur yoksa farklı alternatifler mi oluşur zaman gösterecek.
Ancak hiçbir şeyin toz pembe gitmediğini siyasetçiler de artık çok iyi biliyor. Bazıları da biliyor ama ‘böyle gelmiş böyle gider’ mantığından hareketle bu devranın her zaman böyle devam edeceği hayalinde.
Yozgat’ta da öyle değil mi?
Kaf dağının tepesinden gerçeği görmeyenler, göremeyenler, sıcağı ile acının fakrına varmayan siyasetçilerimiz yok mu?
Sandık ya o acıyı dindirecek ya da…
Akıllı tahtalar mı akıllı öğretmenler mi; yoksa sendikal ayrışmaların ortasında kalmış bir eğitim modeli mi?
Yeni eğitim yılının hayırlı olmasını temenni ederken insan olabilmenin manasını altını çizerek hatırlatmak istedim.
Her şey bir kenara sağlığınıza ve insanlığınıza sahip çıkın yeter. Devasa binalar o insanlarla konuşuyor, yürüyor, faydalı hale geliyor.