Al Götür Beni

Al götür beni

Bağrımı yırtan ağıtlardan

Sevda türkülerine

Saf duyguların var olduğu

Koca kalpli insanların yaşadığı

Kerpiçten evlere

Devaları yalnız sevgi olan hastalara

Pır pır uçuşan, yerinde duramayan

Aşka adanmış gönüllere

Koy beni

Al götür beni

Yaştan tom tom olmuş kirpiklerden

Ağlamayı bilmeyen gözlere

Tuzlu suyun iz açmadığı yanaklara

Kırışmamış alınlara

Catılmayı bilmeyen hilali kaşlara

Gülümsemenin hiç eksik olmadığı Gamzelerin kaybolmadığı

Yüzlerdeki çukurlara

Koy beni

Al götür beni

Korkarak yürüdüğüm sallanan

İpleri yıpranmış asma köprüden

Surları taş halatı demir köprüye

İçinde kaybolduğum

Boncuk boncuk bakan gözlere

Sadece sev,sev diye

kulağa fısıldayan rüzgara

Gök yüzünde

Kalp kalp olmuş bulutlara

Dualarla dolu avuç içlerine

Züleyha 'nın yangınından

Yusuf'un iffetine

koy beni

Al götür beni

Uzaktan ekmek bandğım sevdadan

Kara parçasi olmayan ummana

Veda ne demektir bilmeyen

Hiç veda etmemiş dillere

Yalnız sevda mırıldanan

Siyah beyaz tuşlu piyanonun

Notalarına sakla beni

Kokusu ötelerden gelen

Sardunyanın yaprağına

Dikeni olmayan güllere

Götür gönlündeki cennetine

koy beni

Al götür beni

Anlamını yitirmiş kelimelerden

Yirmi dokuz harfin sade üçüne

Tek hecesinde çoğalt beni

Libasım hüzün dür

Esvabım hasret

Gel de dertlerimden soy beni

Yaz beni geleceğe hatıra bıraktığın

Kitabının arasına koy beni