Allah Yalancıları İfsat Edicileri ve Bozguncuları Sevmez !

Yüce Allah kendi rızasına ulaştıracak amelleri Kur’anı Kerim’inde bizlere haber verdiği gibi, rahmetinden uzaklaştıracak amelleri de bildirmiştir. Sevgisine mazhar olan kimseleri haber verdiği gibi, sevgi ve merhametinden mahrum kalacak olanları da bildirmiştir.

Allah Kimleri Sevmez?
“Allah, haddi aşanları, taşkınlık yapanları sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, yıkıcı ve bölücü değil; yapıcı ve birleştirici olmaktır. Kardeş olmaya kucaklaşmaya çalışalım. İçimizdeki kin ve öfkeyi atalım.

“Allah, zalimleri sevmez.” Zira zulüm, en büyük günahlardandır. Hak ve hukuku ayaklar altına almaktır. Öyleyse bize düşen, her daim zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaktır.

“Allah, israf edenleri sevmez.” Öyleyse bize düşen, sahip olduğumuz kazanımları saçıp savurmaktan kaçınıp, Allah’ın vermiş olduğu nimetleri ölçüsüzce kullanmaktan sakınalım. Allah’ın rızasına uygun olarak harcayalım.

“Allah, ifsat edicileri ve bozguncuları sevmez.” Öyleyse bize düşen, huzurumuza, birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve muhabbetimize hep birlikte sahip çıkmaktır. Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere karşı uyanık olalım.

“Allah, büyüklük taslayanları, böbürlenenleri, kibirlenenleri sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, tevazu ve vakarla yücelmektir. Tevazumuzu, vakarımızı ve hoş görümüzü koruyalım.

“Allah, kendisine, Yüce Kitabına, Peygamberine, değerlerine, kardeşlerine ihanet edenleri asla sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, her türlü ihanetten, ikiyüzlülükten, aldatmaktan uzak durmaktır. İman esaslarına sadık kalalım.

“Allah, küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” Öyleyse bizlere düşen, Rabbimizin sayısız lütfuna, bizlere yapılan iyiliklere kör, sağır ve dilsiz kesilmekten, nankörlük etmekten sakınalım.

Geliniz, şimdi de Rabbimizin sevdiği kulların kimler olduğuna bir bakalım.
“Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları sever.” Öyleyse fıtratımızı her türlü kötülüklerden koruyalım; bedenimizi ruhumuzu temiz tutalım. Zihin ve gönüllerimizi kötülük ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin merkezi yapalım.

“Allah tövbe edenleri sever.” Öyleyse, tövbelerimizle kulluğumuzun farkına varalım. Rabbimize teslimiyetimizi, günahlarımıza nedametimizi dile getirelim. O’nun engin merhametine sığınalım. Tövbenin, adeta hayata yeni bir başlangıç olduğunu unutmayalım.

“Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.” Öyleyse geliniz, her daim görev ve sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Hayatımızı yaratılışımızın gaye ve hikmetine uygun yaşayamaya çalışalım.

“Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.” Öyleyse geliniz, üzerimize düşeni yerine getirdikten sonra “Hasbünallahu veniğmel vekil” Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” diyelim. Rabbimizin rahmet, nusret ve inayetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmeyelim.

“Allah, muhsinleri her işinde, her sözünde kendi rızasını gözetenleri sever.” Öyleyse geliniz ! Rabbimizin her an bizi gördüğü bilinciyle hareket edelim. Kötülükte değil iyilikte yarışalım; Yüce Allah’ın emrettiği iyi bir kul olmaya çalışalım.

“Allah sabredenleri sever.” Sabredenlerle beraberdir. Öyleyse geliniz, hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle kendimize sabrı, şükrü ve sükuneti şiar edinelim.

“Allah, adil olanları sever.” Öyleyse geliniz, her daim adaleti yüceltelim. Unutmayalım ki; adalet, güven ve huzurun anahtarıdır. İnsan hak ve hürriyetlerine riayet edelim; adil olmaya çalışalım. Kimseye haksızlık yapmayalım, adaletten ayrılmayalım.

O halde geliniz, yeni bir cuma gecesinde dünya ve ahretimizin saadeti için bir karar verelim: Kalan ömrümüzü Yüce Rabbimizin sevgi ve rızasına uygun olarak yaşayalım. Hayatımızı güzel amel ve davranışlar içerisinde geçirelim, Rabbimizin hoşnutsuzluğuna yol açacak kötülüklerden de uzaklaşalım. O’nun rızasına uygun bir hayat yaşamak için çaba gösterelim. Allah’a kul Hz. Muhammed (as) ümmet olmaya çalışalım.(Kaynak Diyanet Hutbeleri)