Ülkemizin somut olmayan kültürel miraslarından birisi de geleneksel sözlü kültürün taşıyıcısı niteliğindeki Yozgat Köy Odası Sohbetlerimizdir. Yaş, bilgi ve ahlaki donatılarıyla kazandıkları toplumsal statü ve intibalarının belirlediği bir hiyerarşiyle meclis düzeni kurularak başlanılan bu sohbet toplantılarında köyün tüm sorunları çözüm önerileriyle birlikte ele alındığı gibi, acı-tatlı olaylar, doğa, tarım, hayvancılık, din, destansı hikayeler, avcılık, askerlik, kahramanlık vs. konular detay ayrıntılarıyla konuşulur. İlkeli kurallarıyla dayanışmanın en güzel örneğini teşkil eden bu sosyal organizasyonlarda, şakalar, orta oyunları, komik anılar ve cezalı bilmeceler gibi aktivasyonlarla da uzun kış gecelerinde hoşça vakit geçirilen bir eğlence ortamıda oluşturulur.
Günümüzdeki bütün teknolojik gelişmeler hayatımızı her alanda kolaylaştırırken, beraberinde getirdiği yalnızlık sendromlarıyla da dünya milletlerinin sosyal yapılarını ve geleneksel motiflerini bir o kadar hasara uğratıp erittiği aşikardır.
Metropol kentlerdeki iş, eğitim, istihdam, sosyal güvence, renkli yaşam fırsatları vs. gibi avantajlar, modern dünya hayaliyle kırsalda yaşayan tüm fertleri ışıltılı cazibeyle göçe zorlarken, başta geleneksel yapılar olmak üzere tüm motifleriyle köy kültürlerini eritip bitiriyor.
Saraykent Altınsu Köyü Derneğinin çalışkan yöneticileri Selim Özdemir, Uğur Güneş, Mustafa Uyuşmaz ve Önder Şahiner gibi birbirinden vefalı gönül insanları Başkanları Murat Babacan’la birlikte köylerini ve köylülerini heryerde yücelterek tanıtırken, bir çok geleneksel zenginliklerini de yeni kuşaklarına başarıyla aktarıyorlar.
Murat Babacan ve yönetimi Altınsu adına Edirne’den Kars’a Başkentte faaliyet gösteren tüm şehir ve köy derneklerine imrendirerek örnek oluyorlar. Bu gerçek kültür insanları Arabaşı, İftar yemekleri, sosyal yardım ve yardımlaşmalar, hasta ziyaretleri vs. gibi gönüllere dokunan elit hizmetleriyle Altınsu köyünü Türkiye’ye tanıtıyorlar.
Son yaptıkları Altınsu Köy Odası Sohbetleri etkinliğiyle yine köyü ve köylülerinin adını dünyay duyurdular. Büyük küçük saygı-görgü hiyerarşisinin merkezi, edep-erkan ve bilgi okulu olarak anılan unutulmaya yüz tutmuş Yozgat Köy Odası Sohbetlerini, geçmişteki gelenklerimize benzer, aynı yardımlaşma ve dayanışma düsturuyla tekrarını yaşatmak, bu eşsiz kültürün yeni nesillere intikalini sağlamak niyetleriyle bir çok kültür insanını Altınsu’ya getirdiler.
İzzeti, ikramı ve hürmetleriyle herkesi kendine hayran bırakan Muhtar Adem Biçer, asalet sahibi çocukları Satılmış Biçer ve Dilaver Biçer’le birlikte köyüne gelen kalabalık misafirlerine her masada birer kaz olacak şekilde 6 ayrı sofra kurdu. Madımak, sulu köfte, sini, baklava, sütlü, mantı ve saya çörekleriyle süslü bu cömert sofralardaki tüm yemekler yöreseldi. Özen ve zahmetli emeklerle hazırlanmış bu güzel sofraların etrafında Altınsu köylüleriyle birlikte bir çok yazar, bürokrat, ozan, sivil toplum yöneticileri ve siyasiler vardı.
Yozgat ve Orta Anadolu İllerinde 2014 yılında başlattığı Geleneksel Köy Odası Sohbetleri projesinin mimarı Gazeteci Yazar Sunucu Rıfat Çakır’ın moderatörlüğünde başlayan tarih ve kültür sohbetleri sabahın erken saatlerine kadar sürerken, kimse uyumak niyetinde değildi.
Akdağmadeni Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği Başkanı Osman Şahbaz, bilge tarihçi İlhan Altun, Halk Kültürü Araştırmacısı Eğitimci Yazar Senarist Ertuğrul Kapusuzoğlu, ünlü fotoğraf sanatçısı Orhan Çınar, sivil toplum platformlarının usta isimleri İbrahim Ersoy, Mehmet Durna, Üzeyir Sevim, Seyit Özbaşı, Halk Ozanı Kadir Tuncer ve bir çok kültür insanları, Altınsu Köyünün insani güzelliklerini ve köy odalarının önemini anlattılar.
Başkent meclislerindeki davet edildiği her platformda, köyünün ve köylüsünün misafirperver asaletini gururla anlatan Altınsu Köyü Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin Kral Başkanı Murat Babacan; “Ekmeğiyle suyuyla büyüdüğüm, genelenekleriyle şekillendiğim, sevgiyi, saygıyı, vatan ülküsünü ve bayrak sevdasını özünden öğrendiğim bu kutsal topraklara ne kadar emek harcarsam harcayım yinede borcumu asla ödeyemem. Nerde olursa olsun, kim olursa olsun benden hizmet uman köyüm, köylülerim ve vatanım için canım kayıtsız şartsız fedadır”dedi.
Başkan Yardımcısı Selim Özdemir ise; “Köylülerimin acıları acım, sevinçleri sevincimdir, Murat kardeşimle elimizden ne geliyorsa köyüm ve köylülerim için anında yapmaya hazırız. Altınsu’ya ait zengin kültürümüzü ve köyümüzün imrenilir geleneklerini tanıttığımız için sizlere çok teşekkür ederiz. Bizim bile bilmediğimiz bir çok güzelliklerimizi ortaya çıkardığınız için ayrıca mutluyuz” dedi.
Altınsu Köyünün muhteşem bir doğası, memba tadında billur suları ve güzel gönüllü insanları var. Sokaklarını gezerken bizi gören herkes güleryüzle hoş geldin dediler, yürekten ısrar ve içtenlikleriyle hepside sofralarına buyur ettiler.
Cömert Muhtar Adem Biçer’in odasında başlayan tarih, kültür ve edebiyat sohbetlerimiz, otantik yapısından fazla bir şey kaybetmeden günümüze kadar gelen Arif Ağa’nın tarihi odasında, torunu Mithat Kocataş ve Ahmet Kocataş’ın aynı cömertlikteki ikramları eşliğinde devam etti. Selim Özdemir ve Murat Babacan bizlere kendi elleriyle yaptıkları etli çiğ köfte, ayran, kavurga, hedik ve meyve ikram ettiler. Bölgenin tarihine ve oda geleneklerine hakim olan İlhan Altun, Ertuğrul Kapusuzoğlu, Mithat Kocataş, Mehmet Durna, kendi köylerindeki köy odası anılarını, oda müştemilatlarını, gelenekleri, oturma meclisindeki kendi görevlerini ve diğer statüleri anlattılar. Gazeteci Yazar Rıfat Çakır Yozgat Köy Odası Sohbet geleneklerinin tarihi güzergahını, gelenksel motiflerini, etnografik aksesuarlarını, demografik kültür yapısını, binek hayvanlarıyla birlikte misafir karşılama, ağırlama, uğurlama kurallarını, oda müştemilatını, oturma meclislerini, söz söyleme, dinleme, ikram, edep, erkan, adap usullerini ve diğer detayları Altınsu Köylülerine ve gelen konuklara şu şekilde anlattı… “Güzel insanlar, Yozgat Köy Odası Sohbet meclislerimiz rastele bir sohbet ortamı değildir. Yazısız hukuk kurallarına bağlı, bilgili, görgülü, görenekli, hatırı sayılır kişilerden oluşan bir meclis düzeneğiyle oturum teşkili sağlanır. Yaşantısıyla topluma örnek olan yaşlı değerlerden başlamak üzere bir hiyerarşik ortam oluşturulur.
Özellikle kış mevsiminde sadece erkekler arasında yapılan bir sohbet toplantısıdır. Burda lafını sözünü ölçerek, tartarak konuşan, süresini, sırasını ve görevini iyi bilen insanlar sessizce ve saygıyla dinlenilir. Oda kültürümüz Türk İslam sentezinin en güzel örneklerinden biri olması hasebiyle tâa Orta Asyadaki eski Türk törelerinden, Ahilik kültüründen ve İslami inanışlarımızdan izler barındırır.
Oda kültürümüzde yardımlaşma, dayanışma, birlik, beraberlik, sevgi, saygı, misafirperverlik, cömertlik vs. gibi olmazsa olmazların yanında cesaret, yiğitlik, istikrar, kahramanlık, düzeni bozacak tüm davranışlardan kaçınma, tevazu ve merhamet gibi Türk Kültürünün de sembolü olan bir çok besleyici erdem kaynağı vardır.
Oda sohbetlerimizin içeriği; eğlence, dinlenme, yardımlaşma, eğitim, toplumsal dayanışma, güzel sanatlar, musiki, edebiyat vs gibi unsurlarıyla çok çeşitli, çok boyutlu tam bir kültürel öğeler bileşimidir.
Oda geleneği ve sahibine hanedanlık kazandıran ocak; kendine has kurallarıyla kış günlerinde yakılır ve oda açmak bütünüyle gönüllülük esasına dayanır. Atalarının geleneğini sürdürmek için uğraş veren sohbet erbapları, birlik beraberlik duygularıyla sosyalleşirken, töre ve inançlarını da pekiştirirler.
Dostluk ve sırdaşlığın en mükemmelinin yaşatıldığı bu hanedan mecliste herkes tarafından bilinen açık ve kapalı diye iki düstur vardır. Bilinir ki, oda sahibinin kapısı herkese açıktır, kusursuz hizmetleriyle hanenin sahibi çok misafirperver olmak zorundadır. Kalbi açıktır, kendiside, sohbet erbapları da kimseye karşı kin ve nefret beslemezler ve hep olumlu ve hayırlı düşünürler. Alınları açıktır, yüz kızartıcı, mahcup edici işleri olmaz. Elleri harama, dilleri kötü söze, belleri gayri ahlaki ilişkilere kapalıdır. Köy Odalarının sahipleri adam gibi adam olmak zorundadırlar. Gönülleri cömert olunca da ikramlarının herkese şifa olacağına inanılır.” Dedi.
Rıfat Çakır’ın tanıtım konuşmasının ardından Ozan Kadir Tuncer, yöremize ait ağıtlar ve dertli bozlaklardan okuyarak insanları hüzünlendirdi.
Altınsu Köyü hepimizede izzetleri, ikramları, insanları ve doğal güzellikleriyle tüm konukların gönüllerini fetheden birçok güzellikler yaşattı. Dünyanın en misafirperver ve en estetik dekoruna sahip bu zümrüt köy, Saraykent’e 3 km kadar yakın olmasına rağmen bakımsız, dar, engebeli ve tehlikeli yolunu bu güzel köye hiç yakıştıramadık. Bağlı olduğu İlçeye yakınlığına rağmen camilerinin imamsız, ulaşım yolunun çok sıkıntılı olması kızmasınlar ama maalisefki bazı kamu görevlilerimizin tembelliğini ve duyarsızlığını hatırlatıyor.
Yozgat kültürümüzün en saygın ve en zengin unsuru sıfatıyla adam yetiştirme konusundaki en etkili okulumuz olan Altınsu Köy Odası Sohbetlerimizin emektar organizatörleri Başkan Murat Babacan’a, Yardımcısı Selim Özdemir’e, Yöneticileri Uğur Güneş’e, Mustafa Uyuşmaz’a, Önder Şahiner’e, Cömert Muhtar Adem Biçer’e asaletli çocukları Satılmış Biçer’e, Dilaver Biçer’e, tarihi odalarını bize açan misafirperver Mithat Kocataş ve Ahmet Kocataş’a, kültür insanları Rıfat Çakır’a, Orhan Çınar’a, Osman Şahbaz’a, İlhan Altun’a, Ertuğrul Kapusuzoğlu’na, Mehmet Durna’ya, İbrahim Ersoy’a, Seyit Özbaşı’ya, Üzeyir Sevim’e, Halk Ozanı Kadir Tuncer’e ve siyaset, sanat, iş dünyası, basın ve sivil toplum yöneticilerine, en çokta bizleri ısrar ve samimiyetle evlerine, sofralarına buyur eden, sınırsız ikramları ve hürmetleriyle gönüllerimizi fetheden Altınsu köylülerine köklü Türk kültürümüzün en güzel örneği Oda Sohbetlerimize sahip çıktıkları, tarihi güzelliklerimizi yaşayıp yaşattıkları için gönüller dolusu teşekkürlerimi ve Ankara dolusu selamlarımı gönderiyorum.
Altınsu sadece köyünüzün adı değil, sizin kalplerinizde pırlanta, yüreklerinizde yakut, gönüllerinizde zümrüt. Hepinizde hanedanlıklarınızla herzaman baştacımız olacak, her daim gönüllerimizde kalacaksınız.