Anılarla Mazideki Yozgat – 112 Önemli olan şehirde Evliya olabilmek

Bugünkü makalemde bazı kıssalardan alınan ibretlerle ilgili makale anılarımı sizlere anlatmaya çalışacağım.

Bir köyde iki tane kardeş varmış, bunlardan biri köyde çobanlık yaparmış, diğer kardeşide şehirde ayakkabı tamirciliği yaparmış. Köyde yaşayan kardeşi bu zamanda şehre gitmek oranın günahlı hayatına karışmak çok kötü, ben köyün çobanlığını yapayım günahlardan uzak kalayım “ düşüncesi içinde imiş.

Çoban dağda koyunları, keçileri otlatıyor, bütün namazlarını vaktinde kılıyor. Namahreme nazar etmiyordu. Bütün gün zikirle fikirle, şükürle yaşıyordu. Bir süre sonra manen bir hayli ilerledi. Kerametlere bile mazhar oldu.

Çoban şehirde yaşayan kardeşini ziyaret etmek istedi. Otlattığı koyunlardan bir miktar süt sağarak bir bez torbaya doldurup ağzını bağladıktan sonra şehrin yolunu tuttu. Ayakkabı tamircisi olan kardeşinin dükkanına varınca torbadaki sütünü duvardaki bir çiviye asıp oturarak sohbet etmeye başladı.

Bu sırada bir bayan dükkana gelerek ayakkabısını çıkarıp topuğunu gösterdi. Kardeşi ayakkabıyı tamirle uğraşırken bayan çıplak ayakla beklemeye başladı. Kadın az sonra ayakkabısını giyip giderken ormanda görmediğini gören çobanın zihninde değişik düşünceler oluşmaya başladı. İşte o sırada yukarıdan bir şeyler dökülmeye başladı. Başlarını kaldırıp yukarıya baktıklarında bunun süt olduğunu anladılar. Çobanın zihni bulanıklaşmaya başladığı anda torbadaki sütte damlamaya başlamıştı.

Ayakkabı tamircisi kardeş “ insanlardan kaçarak dağ başında veli olmak kolay şey, bütün mesele işte bu insanların içinde veli olabilmekte “ dedi.

çoban “ haklısın kardeşim. Demek senin manen yükselmene mani bu gibi manzaralar “ dedi.

Ayakkabıcı kardeş “ nerden çıkardın bende manen yükselme olmadığını “ diye sordu.

Çoban “ baksana bir anda düştüm senin yanında. Sen ise hergün bunlarla yüzyüzesin yükselmen mümkünmü ? “ diye cevap verdi.

Ayakkabı tamircisi “ asıl mesele bunların içinde kendini muhafaza etmektir. Bundan sonra da muhafaza ederim inşallah “ dedi.

Bundan sonra ayakkabı tamircisi kardeş, şahadet parmağını ağzına götürüp dilinin ucuyla ıslattıktan sonra doğruca torbanın süt akan yerine bismillah diyerek bastırdı. Şıp, şıp diye akan süt anında kesildi. Bir anlık sessizliği çobanın feryadı bozdu. Kucakladığı kardeşine “ sen haklıymışsın kardeşim ! Asıl mesele dağ başına kaçmak değil. İnsanlar içine girmek, onların arasında durumunu muhafaza etmekmiş “ dedi.

Bugünkü anlatacakların bundan ibaret olup, haftaya başka bir övküden bahsetmek üzere yazımı YUNUS EMRE nin dizileriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, sevgiler, saygılar

Aşkun aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım düni güni

Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinürem

Ne yokluğa yerinürem

Aşkunla avinuram

Bana seni gerek seni

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dün ü günü

Bana seni gerek seni