Anılarla Mazideki Yozgat-8

Bir insanın başına bir felaket geldiğinde misal: trafik kazası, deprem buna benzer şeyler olduğunda bazı insanlara hemen fırsat doğar. Ona yardım ediyormuş gibi koşar gelir. Hemen ölmüş adamın cüzdanını, kıymetli eşyalarını alıp birden ortadan kaybolur. Adamın o anki acılı durumu onu hiç ilgilendirmez. Bugünkü anlatacaklarım da bununla ilgili olacaktır.

Rahmetlik babam Sıddık CENAN 28 Temmuz 1970 Salı akşamı vefat etti. Babam Yozgat Belediyesi'nin kırmızı renkli 1956 model Chevrolet marka et kamyonunu kullanıyordu. Vefat ettiği akşam arabasını belediyenin garajına bakımını yapıp bırakıyor. Benim gelmemi bekliyordu. Sonra ben geldim. Babamla eve doğru yol aldık. Babamın aldığı yiyecek benzeri şeyleri ben götürüyordum. Babam hasta olduğu için ona hiç yük taşıtmıyordum. Konuşa konuşa eve doğru yol aldık. O zaman Sungurlu Caddesinde Baysal Apartmanı yoktu. Onun yerinde nalbant dükkanları vardı. Buraya gelince oğlum senin elinde yük var. Sen burdan kısa yoldan eve git dedi. Ben de Sungurlu Caddesinden ağır ağır gelirim dedi. Burda babamdan ayrıldım. Kestirmeden eve geldim. Biraz sonra sokak kapısının önünde bir at arabası durdu. Üstünde babam vardı. Komşumuz Arif Ağanın at arabasıydı. Babam kötüleşmişti. Hemen babamı kucaklayıp içeri aldık. Babam bana oğlum seni gönderdiğime pişman oldum dedi. Su istedi. Ruhu teslim etti. Hemen koşa koşa gittim belediyeye. Babam ölüyor, acele bir doktur götürelim dedim. Başınayaylalı Mehmet İLDEMİR abim belediyenin şoförüydü. Hemen jipe bindi. Doktor Hayrullah Beyi alıp eve getirdik. Doktor telaşlanmayın, sakin olun dedi. Babamı muayene etti. Sonra da bize başınız sağolsun dedi. Yozgat'ta kimsemiz yoktu. Dayılarım Çorum'da kalıyordu. Koşa koşa postaneye gidip dayımlara telefon ettim. Durumu anlattım. Dayımlar hemen bir taksi tutup bir saat geçti geçmedi. Hemen Yozgat'a geldi. Babamın vasiyeti üzerine Çorum'a defnettik. Belediyenin mutemeti babama ödenen maaşı geri istedi. Verdik. Şimdiki Belediye Başkanımız olsa maaşı geri almayı bırak belli bir miktarda para yardımında bulunurdu. Aradan 3-5 gün geçti. Babamın dediği yoğurt satan adama gittim. Babam sana ciğer, işkembe, koyun tırnağı bırakmış Onu almaya geldim dedim. Adam kıpkırmızı oldu. Dona kaldı. Ne diyeceğini şaşırdı. Sonra ben onu onun hayrına dağıttım diye yalan söyledi. Biz o zamanlar fakirdik. Durumumuz hiç iyi değildi. Adamın bu sözüne karşı bir şeyler söylemeden bıraktım gittim. Birinin ölümünü fırsat bilip onun yokluğundan faydalanmaya çalışan insanlarda hiç vicdan, merhamet olmuyor.

Bir de babamın ölmünden sonra edepsiz, serseri, iri yarı bir adam bize tebelleş oldu. Beni nerde görse Sıddık'ın oğlu babanın bana borcu var. Ne zaman vereceksin lan gibi çirkin sözler söylerdi. Paranın miktarı belli değil. Nerde verdi? Ne için verdi? O da belli değil. Babam senden para alsa haberim olurdu dedim. Ben yalan mı söylüyorum lan gibi çirkin sözler söylüyor. Devamlı bize musallat oluyordu. Bizim arkamızda hiçbir kimse yoktu. Akrabalarımızın çoğu Çorum'da kalıyordı. Yozgat'ta çok gariptik. Bu da garipliğimizden istifade edip üzerimize geliyordu.

Bir gün ellerimi Mevlama açtım. Ya Rabbi bizim bu adama borcumuz varsa içimize bir ferahlık ver. Belli et. Babamın buna borcu yoksa bunun belasını ver. Bizi bundan kurtar dedim.

Aradan 2 ay gibi bir zaman geçti geçmedi. Rahmetlik annemle pazara alışveriş yapmaya gidiyorduk. Büyük Camiiye yaklaştık. Büyük Camii'de sela veriliyordu. Sela bitti. Hoca ölenin ismini okudu. Şok olduk. Ölen kişi bize tebelleş olan serseri adamdı. Belasını bulmuştu. Annem ellerini havaya kaldırdı. Allah'ım sana sonsuz şükürler olsun dedi.

Aradan 5-6 ay geçti. O adamı başımıza musallat eden adamı öğrendik. Babamın eski şoför ortaklarından biriydi. O yıllarda Çekerek'te pancar çekerken muavin ile bir olup babamın üzerine yürüyorlar. Kamyonunu elinden almak için. Rahmetlik babam da levye demirini alıp bunların kolunu kanadını kırıp haşat ediyor. Söylemek istediğim bu olayın acısını bizden çıkarmak için bu adamı bizim başımıza bela ettiği belli oldu. Bu şekilde sıkıntılı günler geçirdik. Rabbim bunun gibi sıkıntılardan kurtardı. Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup yazımı Sefil Ali'nin dizeleriyle bitiriyorum. Haftaya buluşmak üzere... Selamlar.. Sevgiler...

Üç turna uçurdum Yozgat Dağı'ndan

İzin aldım ağasından beyinden

Başıboz bulanık Çavuş Köyünden

Erzurum iline konun turnalar