Ayrışmadan Duramıyoruz!!!

Osmanlının son döneminden itibaren aslında bir çok noktada aynı olan insanlar ayrışıyor, ayrıştırılıyor. Filistin'de çocuklar zalimce katledilerken İsrail devlet değil terör örgütü gibi tüm dünyanın gözü önünde bütün etik değerleri hiçe sayarken lafa gelince üç kıtaya hakim olduğu ile böbürlenen haksıza Yavuz, zalime Yunus olmakla övünen "TÜRK" nasıl kalacaksın duyarsız Filistin'de insanlığın yok oluşuna. Nasıl banane diyeceksin ordaki din kardeşinin acılarına, hangi vicdanla onlar ARAP, bize ne, onlar bizi arkadan vurdu, İsrail'e toprak sattı basitliğiyle kendini avutacaksın?

Ya sen Müslüman!!! Musul'da, Kerkük'te, Batı Trakya'da din kardeşlerine Türk oldukları için baskı yapılırken dilerini, dinlerini, kimliklerini değiştirmeleri için canlarına okunurken nasıl sessiz kalacaksın, Uygur Türkleri Çin zulmü altında inlerken nasıl ben MÜSLÜMAN'ım diye kafanı yastığa rahat koyacaksın?

Neden Müslüman-Türk Olamıyoruz!!! 

Bir taraf Türk dışında herkese kör sağır, bir taraf "Türk" e kör sağır. Oysa hani "Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuz"du. Hani "Kanımız aksa da zafer islamın"dı. İslamiyetin neresini beğenmiyoruz ki Türklüğe yakıştıramıyoruz, ya da İstanbul'u fethedip Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş ilk Türk devletinin kurulmasından itibaren ahlakın, adaletin gücün timsali olmuş Türk'ün neyini beğenmiyoruz ki İslamiyete yakıştıramıyoruz. Dünyanın neresinde bir Türk varsa bizimdir, dünyanın neresinde  bir Müslüman varsa o da bizimdir, demek neden bu kadar zor?

Akdağmadeni Farkı 

29 Mayıs'ta, Akdağmadeni Belediyesi'nin öncülüğünde sivil toplum örgütlerinin desteğiyle tüm Türkiye'ye örnek olacak "İstanbul'dan Gazze'ye Fetih Programı" düzenlendi. Prof. Dr. Nurullah Genç,  konuşmalarıyla Hemşerimiz Ender Tekin ezgileriyle bu gecenin değerine değer kattı. Benim beklentim salonunun dolup taşmasıydı çünkü bu salonda eğlence olduğunda popüler bir sanatçı gelince yer yerinden oynardı. İnsanımız sanki biraz duyarsızdı, üzüldüm. Ama salondakilerin  Akdağmadeni'nin ileri gelenleri olması seçkin bir kitlenin Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmesi beni son derece memnun etti. Katılım biraz düşük de olsa nitelikliydi. Bu gecede emeği geçen herkese teşekkürler…

Yine Aynı Oyun!!!

Bu ülkede ne zaman kendi gerçek sorunlarımıza yönelsek cambaza bak cambaza taktiği ile halk bir şekilde başka tarafa yönlendirilmeye çalışılıyor. Ard arda iki şeçim yaşadık çok şükür sağ duyu hakim oldu. Siyasi olgunluğumuzu tüm dünyaya bir kez daha ispatladık. Tam şükür farklılıklar çatışmaya dönmeden bu dönemi atlattık derken… 

Diamond Tema denilen bir tane beyni şeytanlaşmış çıkıyor, Ayetleri, hadisleri çarpıtıyor; karşısına İslamı bilmeyen bir cahili çıkarıyor, aklınca o cahil karşısında zafer kazanıyor. Bu şarlatanın söyledikleri düşünce özgürlüğü oluyor. Laiklik-Şeriat çatışması bir anda gündeme oturuyor.  Düşünce özgürlüğü adı altında asıl niyet, İslama, Müslümana, Peygamberimize kin kusmaktır. İşin en garibi de beyni şeytanlaşmışların sesi, Müslüman’dan daha fazla çıkıyor. Bugün susarsak ne zaman konuşacağız?

Sorun Daimond Tema'nın söyledikleri çarpıtmaları değil aslında. Havlasın dursun. Sorun bu beyni şeytanlaşmış üzerinden yapılan Laiklik- Şeriat tartışması. Sorun bu şahıs üzerinden fırsat bu fırsat zihniyetiyle İslama saldırı. Sorun oluşturulmaya çalışılan gündemle bu ülkenin insanının geçim sıkıntısı, eğitim, adalet sistemi… gibi gerçek sorunlarını rafa kaldırma anlayışı. Ve dikkat!!! en büyük sorun arka planda kullanılmaya çalışılan Cumhuriyet ve Atatürk değerleri. Bu saydığım sorunlar size bir yerlerden tanıdık geldi mi?