Bazı zamanlar konuşmak gerek…

Sanki Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte Anadolu insanı üzerinde ‘konuşmasın, düşünmesin, irade ortaya koymasın’ türünden bir hegemonya kurulmuş.
Gel zaman git zaman bu durum yönetenler ve yönetilenler kavramının içine, yönetenler ve düşünmeyenler şeklini almış.
Ve liyakat denilen kavram erimeye başlamış. Eridikçe devleti yönetenler, siyasete yön verenlerin işi kolaylaşırken aslında zorlaşmış. İşler yürümez olmuş, bir kalbin tıkalı damarları misali krizler yaşamış ülkemiz.
Türkiye şu sıra, hastasına hastane bulamayan ambulans şoförünün ortaya koyduğu tepkiyi konuşuyor. Yaşadığı çaresizliği kendini ambulansa kilitleyerek ortaya koyan ambulans şoförünü kutluyorum. Her tepki böyle mi olmalı, elbette ki hayır, ama sesi duyan yoksa, gören görmüyorsa…
Türkiye’yi sağlıkta eski mantaliteye getirmek, damarları tıkamak isteyenlere tek başına toplumsal bir refleks gösterdi. Konuşmayan, makamına zarar geleceği endişesi ile sistemde oluşan sorunları dile getirmeyen, irade göstermeyen, ya da sosyal medyasında siyasi figür sergileyerek gün geçiren bürokrat sistemine neşter vurdu tek başına.
Ve ortaya koyduğu tepkide istediği neticeyi aldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile de görüşen ambulans şoförü devletin sağlıkta damarlarını tıkayan sistemin açılmasında lokal müdahale ile etken oldu.
Bundan sonrası için dilerim Sağlık Bakanı Sayın Koca, hem ekibine hem de sağlığı geçmişin karanlık dünyasına hapsetmeye çalışanlara müsaade etmeyecek adımları atar.
Şunu da biliyorum ki, bakan da olsa bu ülkede çaresizliğinin esiri olan yöneticilerimiz var. Onun çaresi liyakatten geçiyor, onun dışında aranan her çare, her ifade beyhude ve laf-ü güzaftır beyler.


YOZGAT’IN ÜNİVERSİTESİNDEN ANLAMLI ÖDÜL


Yozgat Bozok Üniversitesi’nin geleneksel ödüllerinden bir tanesi ‘Çamlık TV’ye geldi.
Çamlık TV, sadece bir internet televizyonu mu?
Uyduda olsa çok mu iyi olur?
Mesele nerede olduğunuz mudur yoksa nerede durduğunuz mu?
Bu anlamda bir uydu kanalı ciddiyeti ile yayınlarını gerçekleştiren, yaşadığı toprakların kaderini saat kulesi gölgesinden çıkarmaya çalışan bir Çamlık TV.
Zor mu?
Zoru başarmak için çıktığımız yolsa hep birlikte yol yürüdüğümüzü, aynı istikamete adım attığımızı bilmenizi istiyorum.
Çamlık TV’ye verilen ödülü bu anlamda sizler adına aldım.
Daha büyük işlere hep birlikte imza atacağız inşallah.


SEÇİM Mİ VAR DEMİYORUZ?


Şu sıra sokakta, çarşıda, pazarda, kamuda, şehir dışındaki programlarımızda ‘seçim mi var’ sorusu ile başlıyor muhabbetler.
Üzülerek söylüyorum, kaderini sandıklarda aramaya alıştırılmış bu milletiz.
Seçimler alışkanlık yapmış. O yüzdendir ki bu gün seçim olsa yarın yenisini bekler olmuşuz.
Mesele seçimin olması mıdır, yoksa neyin seçimini yaptığımız mı?
Ha, çok mu merak ediyorsunuz seçim olacak mı, evet olacak, belki yarın belki yarından da yakın bir zamanda.


MEKANIN CENNET OLSUN GAZENFER ABİ


Birbirimizi ya çehren ya da yakın dostluklarla tanıdığımız bir şehrin insanıyız.
İlişkilerin bu denli iç içe olduğu bir şehirde her ölüm yürekleri sızlatıyor.
Gazenfer Özışık…
Yaşadığı gibi gitti. Renkli, coşkulu, sıra dışı, pozitif, bazen isyankar ama sevecen, kendine has üslubu ile yaşadığı dünyadan ansızın gitti.
Ben kendisini Zafer abimin ağabeyi olarak tanıdım.
Bizim de abimiz olmuştu.
Üzgünüz. Mekanı cennet olsun.