Bel altı Siyaset!!

Seçimler yaklaşırken adaylar açıklanacak derken gelen şehit haberleriyle yıkıldık. 8 şehidimizi toprağa verdik. Şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Şehit haberleri gelince partilerin aday açıklaması da ileri bir tarihe alındı. Hepimiz merakla bekliyoruz.

Bazı adaylar belli gibi. İsimleri açıklanınca kolları sıvayıp başlayacaklar çalışmalara. Ama onlardan önce alkışçılar, şakşakçılar, yandaşlar başladı çalışmaya. Ben bu konuda asla adayları suçlamıyorum. Geçen hiç takip etmediğim, sadece çevremden duyduğum bir sosyal medya hesabına denk geldim. Adayın bir tanesine o kadar saldırıyor ki, hep bel altı vuruyor, özel hayatından vuruyor. Başka bir sosyal medya hesabı da diğer adaya bel altı vuruyor. İkisinde de isim soy isim yok, kaçak dövüşüyorlar. İsmini yazamayacak kadar yüreksiz, bel altı vuracak kadar ahlaksızlar. Ne oluyor yahu, bu mu siyaset? Böyle mi saf dışı edeceksiniz, böyle mi vuracaksınız? O kadar utanıyorum ki, o kadar iğreniyorum ki. Eskiden siyaset meydanı programı vardı, 32.gün vardı. O dönemin siyasetçileri birbirini kırmaz, incitmezdi.

Size ne oluyor yahu, siz kimsiniz? Siyasetin geldiği yere bak, siyaseti kirleten siz şakşakçılarsınız. Size ne insanların hayatından, özelinden, mahreminden, ailesiyle, sevgilisiyle, çocuğuyla vurmak hangi kitaba, ahlaka sığar? Siyasette adayların eşlerinin, sevgililerinin üzerinden siyaset prim yapamazsınız, bir rahat bırakın şu kadınları. Her ortamda, her masada bunu konuşamazsınız, bunu yazamazsınız. Ben memleketim adına çok utanıyorum bu tartışmalardan, bu yazılardan, bu yobaz ahlaksız, edepsiz düşüncelerden. Ahlak bekçileri sahte hesapların arkasına saklanan klavye delikanlıları. Yaptıkları hizmetleri, çalışmaları konuşun, beğenirsiniz beğenmezsiniz. Takdir edersiniz etmezsiniz, insanların özel hayatı kimseyi ilgilendirmez, had bilin, sınır bilin. Siz gibiler yüzünden gelişemiyoruz, büyüyemiyoruz, o kadar gereksiz küçük işlerle uğraşıyorsunuz ki, acınası haldesiniz.

Bir Müslüman, bir Müslümanın ayıbını örterse Allah’ta onun ayıbını örter, değil mi Kuran-ı Kerim? Peki, Müslüman diye geçinen siz ahlak bekçileri, niye kişilerin yaşantısına, tercihine saygınız yok? Niye bize ne deyip kendi dünyanıza bakmıyorsunuz? Niye saygınız yok, niye bu kadar kötü, karanlıksınız? Niye kendi taşlarınız dururken başkalarının bahçesini taşlarsınız? Niye yiğidi öldürüp hakkını vermezsiniz? Hangi hakla insanların yaşantısında söz sahibi olur, yazar çizersiniz? Niye bükemediğiniz bileği öpmek yerine başka bir yerden kırmaya çalışırsınız, ve niye her gün daha da cehennemsiniz?