Ben kararımı verdim ya sen?

40 milyon genç nüfusla olağanüstü bir enerji potansiyeline sahip ülke Türkiye!
Böylesine ciddi bir genç nüfusa sahip ülkede rüzgar estirmeyi bırakın fırtınalar çıkarır, boran estirir, nefesleri kesersiniz.
Enerjiye sahip çıkar, doğru yönlendirir, etkili bir alanda değerlendirirseniz mevcut yapıya güç katar.
Peki, tam tersi bir durum olursa.
Bugün Türk gençliği maalesef özellikle Z kuşağı diye adlandırılan cam fanuslar içinde yetiştirdiğimiz ve 18 yaşını doldurmuş oy vermeye hazır potansiyel Avrupa’nın hedefinde.
Amerika, İsrail, Rusya, FETÖ ve içerde iş birlikçi güçler gençliğin Türkiye üzerindeki karanlık planları bu 40 milyon 30 yaş altı büyük potansiyel üzerinden.
Bir de 30 yaş üstü cenah var.
Büyük bölümü siyasette gelenekçi yapıya sahip.
Anadan, babadan bir siyasi çizgi belirlemiş, daha olmadı ergenlikle birlikte tanıdığı bir siyasi ideoloji var onun yolunda koşar adım gidiyor.
Bir de Türkiye gerçekleri üzerinde yön bulan bir siyasi atmosfer var.
Seçim tarihi 2023 olarak kayıtlarda yer alsa da yarın seçim olacakmış havası yaklaşık 1 yıldır hakim.
Biz de neredeyse son bir yıldır olası seçim üzerine konuşuyor olası bir seçim üzerinde değerlendirmeler yapıyoruz.
Peki geldiğimiz noktada erken seçim olur mu?
Olur da diyemeyiz olmaz da diyemeyiz.
Fakat bir gerçek var ki, vatandaş bu gün ülkenin de içinde bulunduğu ahvalin etkisi ile bir karar vermiş durumda.
Evet, yanlış duymadınız; vatandaş seçime dair kararını vermiş durumda.
Kime oy verecek ya da kime oy vermeyecek hususunda bir fikre sahip insanlar.
Fakat ne acıdır ki bu karar aslında anlık kızgınlık, anlık sevinç üzerine kurgulanmış.
Yani biraz akıl-mantık ve de vicdan muhasebesinden uzak.
Burada vatandaşın duygusal karar verme mekanizması işliyor.
Özellikle ekonomik nedenler ve sosyal medya dünyasında ülkemizin seçmen profilini oluşturan 30 yaş altı genç kuşak üzerinden yapılan algı operasyonları etkili oluyor (gibi).
Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere tüm siyasi partilerin liderleri bu etkinin pekala farkında.
Peki anlık duygularla karar veren, duygusal zekası ile karar veren seçmen kitlesinin arttığı,
Özellikle hiçbir fikri olmayan Z kuşağı gençliğinin sosyal dünyada etki altına alınmaya çalıştığı bir süreçte, erken seçim Türkiye’ye ne getirir.
Evet karar verildi ama o karar duygular üzerine kurgulanmış bir karar.
Bu kararın sağlıklı bir temel üzerine inşa edilmediği muhakkak.
Türkiye’de bir seçim havası yaklaşık 1 yıldır var olmasına var ama ne gariptir ki seçim, seçimi etkileyen propaganda yöntemleri, rakipler o alışık olduğumuz siyasi düzenden çok ama çok farklı.
Bu durumda ne yapmak gerekiyor?
Erken seçim mi?
Yoksa…
İşte bam telinin kopacağı yer yoksadan sonra başlıyor.
Bu gün Yozgat’ımız da dahi insanlar seçime dair kararını vermiş durumda.
Duygusal karar kime ne getirir onu görmek için sanırım Cem Uzan’ın Genç Parti ile seçimlere katıldığı dönemi hatırlamak gerekiyor!