Bir Garip Yaşar

Yaşar, bizim caminin garibi. Caminin erkencisi, sadece namaza erken gelmekle kalmaz, cemaatin secdeye en erken gideni, kıyama en erken kalkanı. Mescit kuşudur Yaşar, dili de kalbi de pır pır, kuş gibi. Ben garip dedim siz ister mecnun deyin ister meczup; ama biliyorum ki hepimizden akıllı, işi çözmüş, ibadetlerimizin aslını fark etmiş. Anlatabilirsem siz de fark edeceksiniz umarım; belki bize iyi bir ders vermeye çalışıyordur. Bu dünyada kim velî, kim deli bilen beri gelsin. Yaşar, ağzı var; dili öyle işte, dönmeyince, pır pır…

Yaşar, her daim takım elbiseli; sadece kışın üstünde bir de palto olur, yeleksiz hiç görmedim diyebilirim. Genelde tıraşlı, elbisesi hep tertemiz ve ütülü; iyi bakıldığı belli; kimi kimsesi var mı, bir annesi olduğunu biliyorum, gerisi en azından bana meçhul. Uzaktan izlerim ben Yaşar’ı, uzaktan severim yani. Bu sevgiyi hissetmiş olacak ki birkaç kez yanıma gelmişliği vardır, bu arada Yaşar hep gelendir. Pır pır eden diliyle birkaç kez üst üste sorar “napıyon”, “hamdolsun be Yaşar, yaşıyoruz işte, yaşamış gibi yaparak” diyemiyorum tabi, garibim ne yapsın benim artistik laflarımı. Hafiften gülümsüyorum, anlıyor. Garipler en iyi sevgiyi anlar zaten, haksız mıyım? Seni Allah için seviyorum be Yaşar.

Yazının girişinde belirttiğim gibi, Yaşar tam bir mescit kuşu. Sabah namazları hariç hep camide. Sünnet namazlarını ya yalnız kılar ya da kendisine sıcak davrananların yanında, ilginçtir farzlar dışında ön safın müdavimi ihtiyar amcaların yanında hiç görmedim; bunda bir hikmet olsa gerek. Kötü davrandıklarından değildir muhtemelen, kimsenin günahını almayalım durduk yere. Bizim eskilerin sevgilerini gösterememe gibi bir sıkıntıları var. Ama bir namaz kılışı var, kim namaz kıldığını zannediyorsa mutlaka gidip Yaşar’la bir vakit namaz kılmalı ki anlasın aslında namaz kılmadığını. Peki, nasıl kılıyor namazı Yaşar? Pır pır tabi ki. Normal zamanda konuştukları zor da olsa anlaşılıyor ama duaları tesbihatları öyle bir okuyor daha doğrusu okumuş gibi yapıyor ki camiye bir kuş girmiş de ötüyor sanırsınız, bildiğiniz muhabbet kuşu sanki. Duaları sureleri ezberleten olmamış belli, kulağına gelen okuma seslerini duyduğu gibi taklit ediyor, cik cik ederek okumuş gibi yapıyor. İmam efendiyle yarışır gibi tüm rükünlerde ondan önce davranmalar da cabası. Biz farklı mıyız sanki, diyorum ya; belki bize bir ders vermeye çalışıyor. Kaçımız namazlarımızda okuduğumuz sure veya duayı işitiyoruz, daha doğrusu farkındayız? Yaşar’dan pek bir farkımız yok aslında. Öylesine yatıp kalkıyoruz işte. Sözüm önce kendime, hakkıyla kılan mü’minlere değil elbette.

Dünya Yaşar gibi masumlar yüzü suyu hürmetine dönüyor dostlar yaşar gibi yapanlar yüzünden de kıyamete doğru yol alıyoruz. Yaşarların sayısı azalmıyor ama yaşayanların nesli tükenmek üzere. Biraz mübalağa olacak fakat ya Yaşar gibi olup masum kalacağız ki zor ya gerçek kulluğu ve insanlığı yaşayacağız. Başka çare göremiyorum.

Bir garip Yaşar, yüreği tertemiz, dili pır pır… mükellef değil masum. Ya biz?