Bir travma mı alışkanlık mı?

TÜİK, Yozgat’ın nüfus oranlarını açıkladığında yaklaşık 3 bin civarında azaldığımızı gördük.

Ve Çamlık TV – Çamlık Gazetesi mikrofonu sokaktaki vatandaşa uzattı, nüfustaki azalmanın nedenlerini sokaktaki vatandaşa sordu.

Yozgat’ta nüfus neden azalır dedik, yanıt istedik!

İnsanlar büyük oranda “işsizliği” göçe sebep olarak gösterdi.

TÜİK’in verileri açıkladığı gün konuyu değerlendirmiş, yıllarca işsizlik yüzünden göçen Yozgatlı’nın artık farklı sebeplerden de göçebildiğini ifade etmiştik.

Sebepler her geçen yıl değişse de vatandaşın gözünde en önemli sebep işsizlik.

Düşününce bu durum biraz da alışılmış çaresizlikten kaynaklanıyor gibi.

Yıllarca işsizlikten dem vuran siyasetçiler, işsizlikle yaşayan vatandaş psikolojisi, işlerin durduğundan dert yanan esnaf profili ve sonuç: işsizlik psikolojisine bürünmüş bir Yozgat!

İşsizlik dünyanın başlı başına bir problemi.

Yozgat’ın problemleri arasından işsizliği çıkarmak pek ala mümkün değil. Ama psikolojik travması ile yaşamak, o buhranla hayata bakmak ne bize ne de memlekete fayda getirmez.

Önce psikolojik olarak kendimizi hazırlamak zorundayız, sürekli kaos, sürekli olumsuzluk, sürekli buhran dolu bir yaşam…

Ve her olayı olumsuzluk penceresinden değerlendirmemek.

Biraz olsun durup, yeni bir nefes almak ve bir daha yeniden bakmak gerekiyor sanırım.

KAR YAĞDI İYİ OLDU AMA….

Kış memleketi Yozgat’ta adeta gök yüzünden düşen her tane kara sevinir olduk.

Yollar kapatan, hayatı durduran, tüneller açarak yol bulduğumuz kar birikintileri nerede?

O eski kışlar diye aradığımız kışlar hakikaten gitmiş durumda.

Gece ardı arkası kesilmeyen soğuk, fırtına ve gün içerisinde lapa lapa yağan kar. Şükür dedik, bereketine sevindik.

Elbette ki toprağın suya, insanoğlunun gıdaya ihtiyacı var.

Bizimle birlikte ihtiyaç duyan diğer canlıları da unutmamalı.

Sokak havanlarının ahvaline bakıyorum, insanların peşinden ayrılmıyor, bir parça ekmek, bir yudum su der gibi dolu dolu gözlerle sizi izliyor.

Biraz dikkat ettiğinizde bu durumu çok daha derinden hissedebiliyorsunuz.

Bereketine şükrederken, aynı dünyayı paylaştığımız canlıları da unutmayalım, sahip çıkalım, ekmeğimizi, yemeğimizi, soframızdan artanı hiç olmaz ise çöpe atmak yerine onların ulaşabileceği yerlere bırakalım.

Unutmayın lütfen, kar üzerine bıraktığımız yem, ekmek onlara fayda getirmiyor.

Ya ağaç dipleri ya da altında bir bez, karton gibi bir şeyler olması gerekiyor.

O canlılar da ıslanmış gıdayı tüketmiyor ya da tükettiğinde ciddi hastalıklarla karşı karşıya kalıyor.

Öylesine masum, korumasızlar ki, onlara uzanacak bir merhamet eline muhtaçlar.

Şu soğuk günde Mevla’nın bizlere merhamet edip, beyaz taneleri, berrak damlaları gönderdiği bu mevsimde biz de yüreğimizden düşenleri onlara ikram edelim inşallah.