Biraz gündem…

Sabah işe gelirken dinlediğimiz radyo haberlerinin en dikkat çekeni son dönemde peş peşe yaşadığımız yangınlardı.
Ormanlardaki yangın, arıların bal yapmak için gerekli olan besin kaynaklarını yok etmiş ve 50 yılda yeniden aynı seviyeye ulaşılabiliyor muş!
Ne büyük bir kayıp, ne acı bir tablo.
Ve ekin yangınları. Sabotaj mı, ihanet mi, mevsim değişiminin sonuçları mı?
Akıl almaz sorular içinde yol ararken karşımıza bilinmeyenler çıkıyor.
Bir bilinen var ki, yaşananlar ne kadar doğal olursa olsun bir el, karanlık bir el her vakit ülkemizin üzerinde.
Diğer taraftan sel felaketleri.
Sabra ziyadesiyle ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz.
Sabır dileyelim felaket diye gördüklerimiz bereket olsun inşallah.
AMACINIZ NE?
Siyasi parti genel başkanlarına, özellikle yeni siyasi parti genel başkanlarına bir haller oldu.
Ülkücü kimliği ile tanıdığımız, sonrasında İYİ Parti, daha sonra Zafer Partisi ismiyle kurduğu partinin genel başkanı hüviyeti ile tanıdık Ümit Özdağ’ı.
Çok tehlikeli bir söylemler mülteciler üzerinden salvo ateşleri oldu Özdağ’ın.
Söylemler tuttu mu, mide bulandırmaya yetti.
Kimi zaman haklı olsanız da yersiz çıkışlarınız maksadını aşabiliyor.
Son olarak Sayın Özdağ’ı, Hatay sınırına temsili mayın yerleştirmek isterken gördük. Ve o bölgedeki Suriyeli mültecilerin tepkisi ortaya çıktı.
Tepkilerin sonucunda ortaya çıkacak kargaşa kime ne getirir hesap edin!
Ve Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül.
Yunanistan’dan sonra Yozgat’a geldi dün.
Siyasi ziyaret gibi olsa da ilk durağı Yozgat Cezaevi oldu. Cezaevi’nin önünden yaptığı basın açıklaması ile 250 bin mahkuma af talebinde bulundu.
Sayın Özdağ ve Sarıgül’ün bu çıkışları sizce de ilginç değil mi?
Yunanistan meclisinin önünde Türk bayrağı açtığı için dünya kamuoyunda olay oluyor, sonra soluğu Yozgat’ta alıyor!
Her iki isim de bu milletin bağrından çıkmış iki siyasetçi.
Niyetleri nedir, amaçları millete faydalı olmak mıdır, yoksa kafa karışıklığına sebep vermek midir?
Açıkçası ben bir anlam veremedim.
Ya kendileri niyetlerini anlamadılar ya da bizim anlamak istediğimiz minvalden bir niyet çıkmıyor ortaya.
Yunanistan’daki olayın sonuçlarını ve Hatay’da yapılmak istenen eylemin sebep olacağı durumları sayfalar dolusu kaleme alabiliriz.
Böylesine hassas konular üzerinden siyaset yapılmak, muhalif duruş sergilemekse niyet, açıkçası bu niyet millet sirayet etmedi, etmiyor.
Sizce de öyle değil mi?