Mübarek üç aylar, manevi huzur ve sükunun kalplere indiği, ilahi rahmetin taştığı fırsat aylarıdır. Üç aylar on bir ayın sultanının habercisidir. Üç aylar mübarek gecelerle doludur. Bu aylar girince, Müslümanları uhrevi bir hava kaplar ve müminlerin ruhları kötülüklerden arınıp huzur bulur. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki: Cenab-ı Hakk'ın Rahmeti ve huzuru bu gecelerde müminler üzerine rahmet olup yağar.

Bu aylarda Müslümanların Kur'an-ı Kerim okuma, oruç tutma, ibadet etme ve sadaka verme gibi nafile ibadetlere yönelmeleri tavsiye edilir. Sevgiye saygıya ve kardeşliğe sahip çıkmak zorundayız. Günahlardan arınabileceğimiz, Miraç ve Berat Kandilleri ile Kadir Gecesi gibi özel geceler üç aylar içerisinde yer alır.

Üç aylardan birincisi Recep, ikincisi Şaban ve üçüncüsü Ramazan ayıdır. Bu üç aylar içerisinde kavganın, savaşın ve kötü davranışın olmayacağı haram aylardandır. Kardeşliğe, barışa ve huzura daha çok muhtaç olduğumuz şu dönemde üç
Ayların manevi havasına ihtiyacımız vardır.

İnananlar için büyük önem arz eden üç aylarda Peygamber Efendimiz daha çok ibadet ederdi, ibadetlerin artırılmasını, hayır hasenatın yapılmasını ve haramlardan sakınılmasını isterdi.

Üç aylar girdiği zaman Hz. Peygamber (sav) şöyle dua ederdi; "Ey Allah'ım; Recep ve Şabanı bize mübarek kıl, bizi Ramazan'a kavuştur."

Hz. Peygamber (sav) başka bir hadis-i şeriflerinde "Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurarak bu ayların manevi feyzine işaret buyurdular.

Bir âyet-i kerimede Yüce Allah mealen şöyle buyuruyor: “Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram (hürmet edilen) aylardır. (Tevbe Süresi 36)

On bir ayın sultanı olan Ramazana hazırlık Recep ayının gelmesiyle başlar. Tövbe kapılarının sonuna kadar aralandığı bu dönemler, istisnai dönemlerdir. Yolumuzu hayra yönlendirmek, yanlışları terk etmek için önümüze gelen bu fırsatı çok iyi değerlendirmek zorundayız.

Hz. Peygamber, üç aylarda bol bol nafile oruç tutardı. İbn Abbas şöyle anlatır: "Efendimiz, Recep ayında o kadar çok oruç tutardı ki hiç iftar etmeyecek sanırdık. Bazen de Recep ayında oruca o kadar ara verirdi ki hiç tutmayacak sanırdık."

Bir hadiste buyuruluyor ki:
"Receb-i Şerif'in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci gününde oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü gününde oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur."

Gerçekten de üç aylar dünyaya âhireti kazanmak için gönderilen insanlar için çok kârlı ve kazançlı bir ticaret pazarıdır. Çalışan kazanır, hayatını ve malını Allah yolunda sarfedenlerin kârları birden bine çıkar, kâr içinde kâr elde ederiz.
İşte bugünlerde bizlere düşen görev: Rabb’imizin kurtuluşumuz için vesile kıldığı bu kutsal ayları gayesine uyan şekilde yaşayarak değerlendirmektir.

Üç aylara kavuşmuş olmayı şükür bilerek bu aylara hürmet etmek zorundayız. Bu ayları gaflet içinde geçirip günü gün edersek kendimize ve neslimize hiyanet etmiş oluruz. Üç Aylara hürmet Allah’a ve onun Resul’üne hürmettir! Ramazan’a ve üç aylara saygısızlık Allah’a ve onun peygamberine olan saygısızlıktır!

İman etmiş olan bir Müslüman evladı bu saygısızlığa düşmez, düşmemelidir... Unutmayınız ki: ömrümüz gelecek bir üç aylara kavuşmaya yetmeyebilir. İşte bu sebeple Kapımıza kadar gelmiş olan büyük fırsat kaçırılamaz, kaçırılmamalıdır...Hadi buyurun bugün başlıyor bire bin kazanmaya var mısınız?..