Biz Kardeşçe Yaşamayı Neden Beceremiyoruz?

“İslâm’a çağırıldığı halde Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez..” İnsanlar diğer kardeşlerinin iyiliklerini anlatmalı, kötü alışkanlıklarını görmemeye çalışmalıdır. Kendi üstünlüklerinin başkalarını kötülemekle kanıtlanacağını zannedenler iki cihanda da aldanırlar.

“Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa Suresi-112)
“Ancak bundan sonra tövbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.” (Nur Suresi 5)

Dinimizde bazı günahlar vardır ki: keffâreti yoktur. Bunlar; Allâh’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, Mü’mine bühtan ve iftirada bulunmak, muharebe günü cihattan kaçmak ve yalan yere yemin ile hakkı ifsat etmektir.

İslam dininin özünde kardeşlik vardır: "Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin ve sakının ki, merhamet olunasınız" (Hucurat Suresi, 10) Dinimizin bu ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Kardeşlikten uzaklaşırsak gücümüzü kaybeder dağılırız!

Bugün özellikle sosyal medyada ve siyasi arenada insanlar duydukları ya da uydurdukları yalan haberleri essahmış gibi yayıyor ve insanlara iftira etmekten de çekinmiyorlar. İster alenen, ister dolaylı, isterse sosyal medyada bu tür haberleri yayan ve dedikodu çıkararak,
insanlara iftira edenler büyük günah işlemektedirler. Bu iftiracılar Muhatabını bulup onunla helalleşmedikçe cennete giremezler. Çünkü kul hakkına girmiş olurlar ve kardeşine iftiradan dolayı da müfteri durumuna düşerler.

Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşiniz hakkında onun arkasından konuşmak demektir . Halk arasında dedikodu gıybet ile aynı anlamda kullanılır.

Gıybet ile Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği dedikodu konusu edilebilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boylu oluşu, siyah veya sarı renkte olması gibi... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi söz konusu kişinin kalbini kırar ki buna gıybet diyoruz.

İftira ise söz konusu olan insanda bulunmayan bir huy, davranış ve hareketi yaymak herkese ulaştırıp o kişiyi zan altında bırakmaktır. İftira haramdır büyük günahlardandır. Ayrıca hem iftira da hem de gıybette bulunduğu kişiyle helalleşmedikçe iftira eden kişi cennete giremez. Allah korusun İftira; insanlıkla bağdaşmayan çirkin bir alışkanlıktır.

İftira bir kimsenin onur ve saygınlığıyla oynamaktır. İnsanı çevresindekilere karşı küçük düşürdüğü gibi, çoğu zaman insanların haksız yere cezalandırılmalarına neden olduğu için adaleti zedelenir. Bu açıdan iftira dinimize göre zulüm ve haksızlığın en büyüğü sayılmıştır. İftira eden de müfteri durumundadır.

Allah’a inanıp teslim olan insanda gıybet olmaz, iftira ise asla... Çünkü Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Müminler iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar. Fitne ve fesadı yayanlar bu toplumu bozmak isteyen münafıklardır ki onlar Şeytanın oyuncağıdırlar!

Bu husustaki ayetlerin meali: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurat Süresi-12)

“Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.” (Nur Suresi 15) Evet kardeş olmak varken, birlikte güçlü olmak varken yalanla dolanla iftirayla devam etmek, makam ve mevki kazanmaya çalışmak insanlığa da sığmaz kardeşliğe de...