Bizden olana değer vermek…

Bizden olan değer veriyor muyuz?
İsterseniz peşinen yanıtını vereyim.
Aslında bizden olana pekala değer veriyor, önemsiyor, koruyor, kolluyor, sahipleniyoruz.
Bizden olana biz gibi bakıyor,
Biz gibi görüyor,
Biz gibi sahipleniyoruz!
Yıllarca da durum bu şekilde cereyan etmiş.
Fakat…
Evet fakat, bir şeyler olmuş, bir kopukluk, bir kavram karmaşası, bir söylem değişimi, bir frekans bozulması…
Adı her ne ise gizli bir el, garip bir güç, tarifini şuan yapamayacağım bir temas bizi bizden ayrıştırmış.
Bizi bize yabancı kılmış.
Bizden bir şey olmazları beynimize dikte eden, zorla yerleştirenle,
Bizi bizden ayıran, bizi bize yabancı kılan, uzaklaştıran güç aynı güç kıymetli hemşerilerim.
Biz bize yabancı gibi görünüyor olsak da aslında biz bizimle beraberiz.
Laf ola beri gele türünden bir söylem değil ifadelerim.
Burada bir hususa özellikle dikkat çekmek istiyorum müsaadenizle.
Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır sözünü hatırlasak.
Bakıyorum yaşadığım şehrin dünden gelen hastalığına; ayrılığın azabı ile inim inim inliyor.
Birlikten rahmeti olmasa da rantı bulan bir kesim var.
Adına ticari rant mı dersiniz, siyasi rant mı bilemiyorum.
Birlikte birileri bir şeyler bulurken asıl önemli tabaka olan büyük çoğunluk ayrılığın azabını yaşamış.
Birileri bu şehrin insanlarına ayrılığı bir kader gibi dikte etmiş, benimsetmiş…
Bizden olanı değersiz, sahipsiz ve bir şey olmaz mantığı ile çıkarmış karşımıza.
Klasik ‘icat çıkarma’ telkinleri, zamanla bizden bir şey olmazlara dönüşü vermiş. Bırakın mevcut potansiyeli açığa çıkarmak, varlığından dahi bihaber olmuşuz yıllar yılı bir birimizin.
Yozgat dışında her alanda başarılı olmuş, rüştünü ispat etmiş, güç bulmuş Yozgatlı, Yozgat’ta neden bu denli ayrılıklarla dolu.
Ya da gurbette başarıyı yakalamış Yozgatlı neden hem memleketi ile hem de gurbetteki hemşerisi ile en önemli kavşaklarda buluşmak yerine ayrışmış.
Bu şehrin sanatçıları,
Bu şehrin siyasetçileri,
Bu şehrin iş insanları,
Bu şehrin gurbetçileri,
Bu şehrin doktorları, hakimleri, genel müdürleri, sporcuları neden birbirinden habersiz.
Bu şehrin STK’ları neden birbirinin izine kurşun atacak duruma gelmiş.
Bu şehrin basın mensupları…
Say sayabilirsen, öyle kıymetli insanlar var ki önemli yerlerde. Ve öyle kıymetli bir yüreğe sahibiz ki.
Hangimiz kötü hangimiz birbirinden daha iyi durumdayız.
Bir kötü varsa da biziz, bir iyi varsa da biziz.
Sanırım birilerinin işine gelmiş yorgun şehrin mücadeleci, emekçi insanlarını ayrıştırmak.
Ayrılığın azabı yaşatılmış sürekli.
Ve biz kıyameti kopmadan bir azap yaşatılıyor.
Kıyamet kopmadı bu neyin azabı desek, her şeye ve tüm ayrılıklara inat aslında bir birimize ne çok değer verdiğimizi göstersek.
Zor değil, vallahi de billahi de zor değil.
Göreceksiniz er ya da geç birlikteliğin rahmeti buluşturacak bizleri.