Bizim çocuklar…

Mesleğimin ilk gününden bugüne dilim döndüğünce onların varlığını haykırmaya, hatırlatmaya, bizden olanın bizimle büyümesi gerektiğine dikkat çekmeye çalıştım.
Bizim Hikayemiz’in Çamlık TV’de program olarak hayat bulmasının ana çıkış noktalarından bir tanesi de işte budur.
Bizden olanı ‘bizden bir şey olmaz’ yaftası ile köreltmek, bizden bir şey olmazlarla, olmazların arasına mahkum etmek.
Ara sıra bir şey olur duygusuna kapıldığında da ‘Gel la bizim oğlan’ ayağından itibarsızlaştırmak!
Evet, bizim oğlan, bizim kız, bizim çocuklar.
Onlar bizim sanatçılarımız,
Onlar bizim iş insanlarımız,
Onlar bizim gurbetçilerimiz,
Onlar bizim gazetecilerimiz,
Onlar bizim siyasetçilerimiz,
Onlar bizim bürokratlarımız,
Onlar bizim, bizde onlar yahu!
Bugün Yozgatlı sanatçıları konuşalım istedim Yozgat Belediyesi’nin 3 günlük konser programını görünce.
Yozgat Belediye Başkanı Dr. Kazım Arslan, belediyenin kültür sanat etkinlikleri kapsamında Yozgatlı sanatçılara sahne imkanı sağlıyor.
Bir Yozgatlı sanatçı için Cumhuriyet Meydanı’nda sahneye çıkmanın anlamını sanatçı ruhundan dolayı Sayın Arslan çok iyi bilir.
Belki de ilk defa bu kadar fazla Yozgatlı sanatçı aynı sahnede olacak!
Onları hatırlamak, memleketlerinde seslerinin yankılanmasına ortam oluşturmak, insanlarına tanıtmak asıl olan yolculuğun başlangıç noktasıdır.
Yozgatlı bir sanatçıyı önce Yozgatlı tanımalı.
Yozgat’ın tanıması Türkiye’nin tanıması demek!
Meşhur olmak, ışıltılı bir dünyanın yalnız sanatçısı olmak mıdır?
Tam tersi… Meşhur olmak insanının gönlünde yer bulmak, 430 bin Yozgatlı’ya, Ankara’daki bir Milyon Yozgatlı’ya, Avrupa’daki, Viyana’daki yüz binlerce Yozgatlı’ya temas edebilmektir.
Zaten biz bize yeteriz.
Üste de ne gelirse artık, fazladan bir meşhurluk zarar vermez.
Bu şehri yönetenler,
Bu ilçelerde belediye başkanlığı yapanlar,
Veya farklı rollerde, makamlarda, etki ve yetki mecralarında olanlar, çok küçük bölümü dışında Yozgatlı sanatçıları tanımadı, tanıtmadı!
Davet ettiğinde de ikinci sınıf muameleye yaptı.
Ya ‘Gel la bizim oğlan, bizim kız’ muhabbetine ‘hayır davetinde’ bulundu, ya da verdiği parayı burnundan getirdi.
Veya hiç hatırlamadı.
‘Ulan falanca sanatçının topladığı kalabalığı bizimki toplar mı’, işte bam teli burada kopuyor.
Kabalıklardaki yalnız şehir Yozgat’ı tam da bu şekilde inşa ettik.
Hani bir söz vardır, şehirleri imar etmeye başladığımızdan bu tarafa insanları ihmal ettik! İhmal edilmişliği farklı mecralarda aramak yerine kalabalıklarda aradık!
Bizden olanı hatırlamanın kıymetini anlayamadık.