Bu gerçekle yaşamak istemiyorum!

Ülkemizin birçok gerçeği var. Şiddet, cinayet, vahşet bu gerçeklerin en acıları ne yazık ki. Hemen hemen her gün bir cinayet, şiddet, vahşet, acımasızlık örneği ile güne başlıyoruz.

Ben ülkemde bu acı gerçekle yaşamak istemiyorum.

Sokakta yürürken sırf canı istediği için birisi tarafından ‘samuray kılıcı’ ile öldürülebiliyorsunuz.

Veya minicik bedeniniz bir dağ başında ölüme terk edilebiliyor. Veya psikolojik sorunları olduğu iddia edilen anneniz tarafından sobada yakılabiliyorsunuz.

Kimliğiniz bile çıkarılmadan, toprak oluyorsunuz. Ülkemizin acı gerçekleri ne yazık ki bunlar. Ve sadece birkaç örneği. Daha niceleri var ve her gün daha niceleri gerçekleşiyor.

Bizim görmememiz, duymamamız olmadığı anlamına gelmiyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2021 Kasım Ayında Erkekler Tarafından 25 Kadın Öldürüldü, 21 Kadın Şüpheli Şekilde Ölü Bulundu.

Şiddet sadece kadına yönelik yapıldığı zaman canımızı sıkmıyor. Savunmasız olan herkese karşı uygulanan şiddet şiddettir. Çocuk, bebek, hayvan, kadın, insan, neticede can.

Bu canlar yitip giden canlar.

Cezalar caydırıcı olmadıkça daha çok kaybımız olur.

Dağ başlarında minicik bedeni ile hayata tutunmaya çalışan Müslüme’yi ararız.

Kulaklarımızda Emine Bulut’un kızının ‘Anne ne olur ölme’ sesleri çınlar.

Özgecan Aslan’ın annesinin ‘keşke vurarak öldürselerdi canı çok yanmıştır kızımın’ sözleri içimize mıh gibi çakılır.

Babası, erkek arkadaşı, eşi, komşusu veya sokakta yürürken tanımadığı biri tarafından sırf ‘canı öyle istediği için’ öldürülen kadınların haberleri her gün karşımıza çıkar.

Bu hakkı kendilerinde bulanların cezalandırılması, yaptıklarının karşılıksız kalmaması, kafalarındaki ‘beş yıl yatar çıkarım’ düşüncesinin oluşmaması için cezaların caydırıcı olmasını istiyorum, istiyoruz.

Cezalar caydırıcı olsun ki şiddeti, cinayeti kendinde hak görenlerin sayısı artmasın.

Cezalar caydırıcı olsun ki çocuklar annesiz, anneler evlatsız kalmasın.

Cezalar caydırıcı olsun ki her gün yüreklerimiz yanmasın.