1 Ekim 8 Ekim Camiler ve Din görevlileri haftası olarak kutlanıyor hayırlı olsun. Camii ve cami görevlileri yüce dinimizi temsil eden mekan ve Kişiler olarak Gönüllerimizde yer etmiş kutsal mekanlardır. Din görevlisi dostlarımız da saygıya layık insanlardır. İslam kutsal ve şerefli bir dindir ona hizmet edenler de bu Şeref’e layık olan insanlardır!..
Camileri külliye ve vakfa dönüştüren atalarımız görkemli mimari eserlerle inançlarını ebedileştirmişlerdir. Dünyanın bir çok yerinde kurulmuş olan bu camiler Müslümanların toplanma mekanları olarak yer almaktadır. “Namaz dinin direğidir” buyuran Peygamber Efendimiz cemaatle camiyi bütünleştirmiş, cemaate devamı şöyle ifade etmiştir: “Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha fazladır.”
Camilerimizin boynu bükük kalmasına, yalnızlaşmasına ve kaderine terk edilmesine hiç birimizin gönlü rıza göstermez. Oralar Müslümanların inanç abideleri-iman kaleleri olarak var olmaya devam etmek durumundadır. Camilerin tarihe meydan okuyan görkemli duruşları yetmiyor, içini şenlendiren cemaat gerekiyor. Camiyi güzelleştiren içinin cemaatidir. Camilerinizi mahzun ve garip bırakırsak bizler de garipleşir-mahzunlaşırız.
Peygamber emaneti olan, camilerimiz bizim göz nuru şeref tablosu olan mabetlerimizdir. Bugün itibariyle her ilde dikkat çeken bu tarihi yapılar süslemesi, ihtişamı, mimari görünümü ile günümüz insanını da hayrete düşüren bir şaheser konumundadır.. Böylesine güzel, önemli ve kutsal bildiğimiz iman ve inanç kaleleri; Ramazan-Cuma, bayram ve kandil geceleri dışında mahzunlaşıyor garip kalıyor. Müslümanlar olarak buraları bizler koruyup şenlendirmek zorundayız!
Allah’ın evlerini (şüphesiz ki bu bir benzetmedir) garip ve mahzun bırakırsanız Rabbim de sizi mahzunlaştırır. Cami sözcüğü “Cem olma-toplanma” anlamındadır. Cami inananların toplanma mekânlarıdır. Türk-İslam kültüründe de büyük öneme haiz olan bu mekanlara ecdadımız çok büyük değer vermiş, kurdukları külliyelerle camileri ölümsüzleştirmişlerdir.
Sevgili peygamberimiz: “Evinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır.” buyurmuşlar ve camileri Allah’ın evi olarak nitelendirmişlerdir. “Bir kimse evinde güzelce temizlenir de Allah’ın farzlarından birini ödemek için mescitlerden birine giderse, attığı adımlardan biri günahlarını siler, diğeri de onun derecesini yükseltir” buyuran efendimiz cami yolunu da kutsallaştırmıştır.
Medine’ye göç eden Peygamberimiz ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmiş, bizzat kendisi de bu mescide taş taşıyarak cami ve mescit yaptırmanın kutsallığını öne çıkarmıştır. Medine’de Mescidi Nebi, Müslümanların en büyük toplanma mekanı olarak Peygamber Efendimizin hatırasını yad etmektedir. Caminin önemini ve kutsallığını kabul eden ecdadımız gittiği her yere cami ve mescid yaptırarak peygamber emanetini yaşatmaya çalışmışlardır.
Köylerimizde, mahallelerde evlerinde namaz kılan yüzlerce-binlerce Müslüman var. Görevli olan, zaruri iş yerinde bulunmak mecburiyetinde olanlar var, onlara saygı duyarız. Ama zamanı olup camiye - cemaate gelmeyenlere de; “Yapmayın Allah aşkına, camilerimizi garip- mahzun bırakmayın!” diyoruz. Yozgat’ımızda tarihi Çapanoğlu Camii beş vakitte de dolup dolup taşıyor. Büyük Cami’ye Hızır uğruyor tamam, ama mahalle camilerimiz de mahzun ve garip kalmasın. Buralarda kalan Müslümanların da camilerini şenlendirip cemaate devam etmeyi ihmal etmesinler deriz.
Camilerin yanında, bu mekânlara bitişik giriş ve çıkışı tamamen farklı kadın bölümlerinin de geliştirilmesi, yaygınlaştırılması gerekir. Bunu ciddi bir noksanlık olarak gözlemliyoruz. Hanımlarımızın ve çocukların camiye gidişini kolaylaştıralım. Her mekâna giden hanımlar, camiye niye gitmesinler. İnanan insanların tek mekânı olmalı burası da camilerdir. Camiler toplanma, görüşme, karar alma, buluşma, Allah’a yakınlaşma ve dini eğitim alma mekânları olarak yaşatılmalı, saygı gösterilmelidir. İslam cemaat dinidir, İslam birlik ve kardeşlik dinidir.