Çamlık

Memleketimin en eşsiz en muhteşem yerlerinden biri. Kışın ayrı güzel yazın ayrı güzel. İlk milli parkımız. Yozgat için bulunmaz bir nimet. Havası suyu çeşitli çam ağaçları mis gibi. O kadar güzel ki. Büyüklerimiz çok yükseklere çıkınca oksijen seviyesi çok fazla olduğu için havasının fena halde çarptığını söylerler. Ne kadar doğru bilmiyorum. Huzur dolu bir yer belediyemizin yaptırdığı tesisler şahane. Eşsiz manzara eşliğinde kahvaltımızı yapabilir yemeğimizi yiyebilir çayımızı kahvemizi içebiliriz.
Şehir dışından gelen misafirlerimizi götüreceğimiz tek yer. Yazları çok kalabalık oluyor evlenen çiftler fotoğraf çekimi için Çamlığı tercih ediyor. Gurbetçi Yozgatlılar. Şehir dışından gelen misafirler. Keyifçiler. Piknikçiler derken iğne atsan yere düşmüyor yer bulunmuyor. Kurban Bayramının 3.günü gittik. Aman Allah’ım. Aman Allah’ım! o kadar kalabalıktı ki erken saatlerde gitmemize rağmen yer bulamadık. Ama beni şaşırtan üzen öfkelendiren kalabalık oluşu değil. O güzel Çamlığımızın pislik içinde çöp yığınına dönmüş olmasıydı. Ben burada Belediyeyi suçlamıyorum.
Hepimizi herkesi suçluyorum çekirdek kabukları plastik tabaklar bardaklar. Hatta gölün arka tarafına gölün içine atılan pet şişeler plastiklerin doğaya verdiği zararı paragraflarca yazabilirim.
Hani yazıyorlar ya bazı mesir alanlarına, görmek istediğiniz gibi bırakın diye. Fakat biz böyle görmek istiyoruz sanırım. Güzel bakan güzel görürmüş. Çöpe atmak bir poşete toplayıp çöpümüzü yanımızda götürmek zor geliyor anlaşılan. Çeşmenin orada tabak çanak yıkarken bulaşık kalıntılarını çeşmenin kenarına önüne sıyıran canım insanlar!
Böcekten sinekten arıdan kediden köpekten rahatsız olup aslında hayvanların yaşam alanında olduğunu unutup onların doğasını yaşam alanını mahveden çöplüğe çeviren biz insanoğlu!
Hep Suriyeliler kirletiyor deyip sıyrılıp kendi toprağını nefes aldığı muhteşem güzelliği mahveden aman zaten pisti bir tek ben mi kirletiyorum. Herkes çekirdek çitliyor, herkes yere atıyor. Zihniyetiyle o çöp zihniyetten geri kalmayan, sigara izmariti atarak ya da kafasına göre her yerde mangal yakarak koca bir ormanın küçük bir kıvılcımla tutuşabileceğini bilen.
Bile bile bir şey olmaz canım deyip bunun vebalini iki cihanda da ödeyemeyecek olan bizler. Çabalamayıp çareyi karşı taraftan beklemek. Suçu karşı tarafa atıp rahatlamak bizim doğamızda var. Biz üzerimize düşeni yapalım. Baktık olmuyor karşı tarafı öyle suçlayalım. Valilik çalışmıyor, Belediye çalışmıyor deyip feryat figan eden o kişilere şunu sormak istiyorum. Sen ne kadar çalışıyorsun güzel kardeşim. Her birinizin başında bir bekçi bir temizlik işçisi mi beklesin. İlla birileri mi dürtsün uyarsın bizi. Çok büyük günah değil mi bu. Vicdan terazimiz ağır basmıyor mu içimizde ki sesi bastırıyor muyuz bütün gücümüzle. Yarın bir kıvılcımdan ateş alsa kül olsa düşünmek bile istemiyorum. Sorumlusu suçlusu kim tabii ki hepimiziz. Kendi ellerimizle yok ediyoruz geleceğimizi oksijenimizi. İkinci bir çamlığımız yok. Geleceğe bırakacağımız en büyük miras bu. Gözümüz gibi bakacağımız yerde kıymetini değerini bileceğimiz koruyup kollayacağımız yerde niye bu vurdumduymazlık. Bu umursamazlık niye? Sahip çıkmıyoruz. Niye pisliğin çöplüğün içine oturup birde biz çöpümüzü bırakıp gidiyoruz. Herkes temiz kullansa bir çöp dahi atmasa. Atanı tatlı bir dille uyarsa ya da o atsa örnek olsa Dünya ve Çamlık bambaşka bir yer olur.