Demokrat Başkan Adayı Harris Başkanlığa Yürüyor

5 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşecek olan Amerikan başkanlık seçimi mevcut Başkan Biden’nın adaylıktan çekilmesi üzerine Başkan yardımcısı Kamala Harris’in demokrat parti tarafından resmen aday ilan edilmesi süreci bu hafta itibariyle tamamlandı. Amerika’da yayımlanan anketlerde şu an için Kamala Harris önde gözükmekle birlikte önümüzde kıran kırana geçecek bir seçim kampanyası olacağını söyleyebiliriz. Kamala Harris bugünkü performansını devam ettirebilir ve Trump karşısında Eylül ayı ve sonrasında gerçekleşecek olan televizyondaki karşılıklı tartışmalarda kamuoyunca beğenilen hitabetini konuşturabilirse; 2025 yılı Ocak ayında Amerikan Başkanlık koltuğuna ilk kez bir kadın başkanın oturması önünde hiçbir engel gözükmüyor. Bu seçimin açık ara favori adayı şimdiden Kamala Harris olduğunu şimdiden söyleyebiliriz. Geçmiş yazımızda Trump’ın yeniden başkan olması durumunda olabileceklerden bahsetmiş ve Trump’ın yeniden  başkan  olmasının  ülkemiz ve bölgemiz açısından değerlendirmiştik. Bu  yazımızda da Demokrat Parti adayı Kamala Harris’in başkan olması durumunda ülkemiz ve bölgemiz açısından dış politika alanında var olan meselelere dönük analiz yapma ihtiyacı hasıl olmuş durumda.  Bu meselelerin başında hiç şüphesiz Türk- Amerikan ilişkileri geliyor. Türk- Amerikan ilişkileri Başkan Harrris döneminde aynen Başkan Biden döneminde olduğu gibi daha çok askeri ilişkiler temelinde devam edecektir.                                                                             Türkiye’nin NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olması ve bulunduğu coğrafyanın Amerika açısından son derece önemli görülmesi sebebiyle Türkiye elbette Amerika açısından göz ardı edilebilecek bir ülke konumuna itilmemekle birlikte Türkiye’nin Rusya ile kurduğu ilişkiler ve İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım politikasına dönük sert ve kınayıcı tutumu Amerikan yönetiminin bir tür denge siyaseti gütmesine sebep olacaktır. Harris’in başkan seçildikten sonra başkan sıfatıyla çıkacağı Orta- doğu turunda Türkiye’yi göz ardı edip gelmemeyi tercih etmesi durumunda Türk- Amerikan ilişkilerinin aynen Başkan Biden zamanında olduğu gibi mesafeli bir biçimde devam edeceği mesajını almış olacağız. Başkan Harris’in Türkiye’de ki demokrasi sorunları sebebiyle Türkiye’ye sıcak bakmadığını bu dönem zarfında öğrenmiş bulunuyoruz. Nitekim Kamala Harris’in  Başkan yardımcısı sıfatıyla Türkiye’yi hiçbir biçimde ziyaret etmemesi bunun en açık kanıtı olarak görülebilir. Başkan Harris ‘in Rusya- Ukrayna savaşı konusunda Ukrayna’ya verilen Amerikan desteğini 2025 yılı içerisinde de sürdüreceğini söyleyebiliriz. Demokratlar Cumhuriyetçi Trump’ın aksine Rusya’nın askeri açıdan kesinlikle zayıflatılmasını dış politika açısından bir gereklilik olarak görüyorlar ve bu açıdan her türlü askeri ve ekonomik yardımın sürmesi konusunda Harris’e destek olmaya devam edeceklerdir. Harris’in İsrail konusunda  Netanyahu’dan haz etmediğini söylemekle birlikte Amerika’da bulunan Yahudi lobisinin siyasi gücü  sebebiyle  Netanyahu ‘ya dönük doğrudan olumsuz bir tavır takınmak istemeyecektir.                                                                                                                                                          İsrail’in Gazze ‘ye dönük askeri eylemlerini sonlandırmaya çalışmakla birlikte meseleyi diplomasi alanında çözmeye dönük baskılar Harris tarafından devam ettirilecektir. Harris elbette Netanyahu yerine daha ılımlı bir politikacı ile çalışmak isteyecek fakat bu gerçekleşmez ise İsrail’in İran’a dönük bir askeri saldırı gerçekleştirmesini Trump kadar asla desteklemeyecektir. Harris İran konusunda bölgesel bir savaş yerine İran’ın ambargolar yoluyla tecrit altına alınması politikasına devam edeceğini söylemekle birlikte bu politikanın ne derece bölgesel bir savaşın önüne geçebileceği konusunda kaygılar devam edecektir. Amerika ile Türkiye arasında Harris döneminde sorun teşkil etmeye devam etmeye devam edecek bir diğer mesele Suriye’nin kuzeyinde var olan Amerikan destekli yapının durumudur. Harris döneminde Amerika Suriye’nin kuzeyinde ki varlığını tahkim ederek devam edecektir. Bu açıdan Türkiye- ABD ilişkileri açısından Kuzey Suriye meselesi gerginlik oluşturan bir mesele olarak varlığını devam ettirecektir. Bütün bu genel analizler sonrasında Türkiye açısından en doğru duruş 2020 seçimlerinde yapıldığı gibi başkan adaylarından birine dönük angajmana girmek yerine hem Trump’a hem de Harris’e karşı eşit mesafede durup seçim sonuçlarının resmen açıklanmasını beklemek olmalıdır. Şayet Harris başkan seçilir ve koltuğa oturursa Türkiye seçim sürecinde takındığı eşit mesafeli tutum sebebiyle demokratlar nezdinde ilişkiler açısından yeni bir sayfa açma şansına sahip olabilecektir.