Dışardaki Yozgatlı…

Milliyetçi bir kimlikle tanınmak Yozgat ve Yozgatlılık üzerinde sorumluluklar yüklüyor.
Vatansever insanların şehri, memleket sever de olmalı algısı ortaya çıkıyor hali ile.
Memleketi sevmek, Sürmeli ile efkara bağlayıp, desti kebabı kokusunda kendini bulmak, daha olmadı sosyal medya da memlekete dair paylaşımları beğenmek midir?
Veya…
Her neyse bırakalım bam telinden iğnelemeyi esasa gelelim.
Efendim, dışarıdaki Yozgat’ı nasıl bilirsiniz?
Yorgun şehrin gurbetçi insanları da yorgun oluyor haliyle.
Bu yorgunluk öyle beri benzeri olan yorgunluklardan değil.
Dizde derman, gönülde heyecan yoksa yorgunluk da ruha sirayet ediyor haliyle. Hayatın neden olduğu o ağır yükü zaten saymıyorum.
Göçün girdabında varlık ve yokluk arasında gurbette bir yaşam mücadelesinin içine giren Yozgatlı’nın elinden tutan, yol gösteren ya olmamış ya da doğru zamanda ulaşmamış o el.
Yorgunluğumuz o yüzden çok fazladır.
En makamlısı, servet sahibi, ya da meşhuru… Bu girdaptan bir şekilde geçmiş olan her Yozgatlı’nın gönlünde bir yorgunluk var istese de istemese de.
Bu durum çocuklara ve dahi onların çocuklarına sirayet etmiş midir?
Haliyle…
Sosyal medyada zaman zaman paylaşımlar oluyor, kişi, dernek ya da bir şekilde hemşehricilik bağı ile bir araya gelmiş insanlar. Köyüne, beldesine, ilçesine bir şekilde katkı sağlamış veya sılayı rahim yapma ihtiyacı duymuş.
O an diyorum ki, ‘Yaşadıkları tüm yorgunluklara rağmen topraklarını unutmamış insanlar’…
Hatırlamak, bacadaki dumanla iz bırakmak gibidir sılada.
Birkaç gün önce de konuştuk.
Genç Kazankayalılar Derneği’nin sosyal medyada bir paylaşımı dikkat çekti; bir araya gelmişler ve köylerinin masa-sandalye ihtiyacını gidermişler.
Burada mesele ne aldıklarından ziyade ne için bir araya geldikleri.
Göçün savurduğu bu insanlar yıllar sonra bir araya gelip memleketin derdiyle dertlenmiş mi, tüm mesele burada başlıyor.
Dışarıdaki Yozgatlı’yı konuşurken yorgunluklarını da unutmadan konuşmak zorundayız.
Onların memleketleri bağlarını sağlamlaştırmaları, insanına olan özlem ve ihtiyaçlarını hissetmeleri mühim olan.
Sanırım burada en çok da biz basın mensuplarına görevler düşüyor.
Köprüler kurmak, duvarları yıkmak, özdeki duyguları yansıtmak.
Çamlık Ankara en çok da bunun için Ankara’da.