Elvedâ Yâ Şehr-İ Ramazan

“Ey mübarek Kur’ân ayı
Sâimlere gufrân ayı
Mü’minlere ihsân ayı 
Şehr-i Mübarek elvedâ!


Gündüzlerin rahmet idi 
Gecelerin nimet idi 
Âşıklara vuslat idi 
Şehr-i Mübarek elvedâ!


Biz Ümmet-i Muhammed'iz     

Lütf-u Nebîyi bekleriz       

Hak’dan saâdet dileriz
Şehr-i Mübârek elvadâ!”


Elvedâ Ey Azîz Misâfir!..
Elvedâ ey vahyin nâzil olduğu Mübârek Kur’ân ayı… 
Elvedâ ey ‘bir ömre bedel bir gece’ye ev sahibi olan gufrân ayı… 
Elvedâ ey “rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan”  sınırsız ihsân ayı...      
Elvedâ ey günahların hazan mevsimi, sevapların harman ayı…
Elvedâ ey gönülleri nûra doyuran, yüreklere “Gül” kokuları duyuran Ramazan ayı… 


Elvedâ ey on bir ayın sultanı… 
Elvedâ ey orucun farz kılındığı, yılın en kutlu zamanı... 
Elvedâ ey ayların en fazîletli olanı… 
Elvedâ ey huşû, hayır ve bereket ummanı… 
Elvedâ ey; canımızı Hakk’ın yoluna koymaya, kalbimizde O’nun aşkını duymaya, her ânımızda İlâhî Mesaj’ın emir ve yasaklarına uymaya vesile olan “Üç Aylar”ın hakânı... 


Elvedâ ey her ânımızı Kur’ân ve sünnetle dolduran ay…
Elvedâ ey, nefsin isteklerinden bunalan ruhlara oruçla nefes aldıran ay… 
Elvedâ ey ağzı bağlayıp gönülleri açarak mü’minleri hikmet deryasına daldıran ay... 
Elvedâ ey “bedenin zekâtı olan oruç”la; organlara istirahat, bünyeye sağlık, sinir sistemine mukâvemet veren ay…


Elvedâ ey semâvî meltemlerle günah ateşini söndüren ay… 
Elvedâ ey çöle dönmüş sîneleri İlâhî sevdânın diriltici soluğuyla yeşerten ve kullara Cennet-âsâ baharlar yaşatıp yeniden hayata döndüren ay… 
Elvedâ ey mâsivâdan uzak durmanın hâletiyle, rûhumuzu kâmil sıfatlarla bezendiren ay… 
Elvedâ ey rahmetiyle asûmânı saran ve gönüllere irtifa kazandıran ay…
Elvedâ ey kalplerimizdeki merhamet duygusunu çoğaltıp bizleri hayra özendiren ay… 
Elvedâ ey nefsin belinin kırıldığı, ihtirasların durulduğu, kardeşlik duygularının dirildiği, ibâdetlere en çok sevabın verildiği ay… 
Elvedâ ey “Cehennem kapılarının kapandığı, Cennet kapılarının açıldığı, Şeytanların zincire vurulduğu” ay…


Elvedâ ey Âlemlerin Rabbi’nden selâmlar getiren, bizleri ihlâs ve takvâ ufuklarına götüren, oruçlarını tutup, amellerini düzeltip, sıdk ile tövbe edenlerin günahlarını yakıp bitiren rahmet ayı…  
Elvedâ ey aç kalıp açların, susuz kalıp susamışların hâlini anlamamızı sağlayan, ihtiyaç içinde olanlara yardımın önemini kavratan, varlık içinde yokluk çektirerek yokluk içindekileri varlığa kavuşturan ve Kur’ân-ı Kerim’de ismi açık olarak zikredilen Allah’ın ziyâfet ve bereket ayı… 
Elvedâ ey günahlarımıza kefaret, duâlarımıza icâbet, hâlimize necâbet, davranışlarımıza sabır ve selâmet, ruhlarımıza sükûnet bahşeden mağfiret ayı... 
Elvedâ ey hayatımıza çeki düzen verilmesine, yakınımızda olup da göremediklerimizin fark edilmesine, ihtiyaç içinde olanların sıkıntılarının giderilmesine vesile olan merhamet ayı... 
Elvedâ ey “fenâlıklara karşı siper”, nefsânî arzulara karşı kalkan, kin ve nefret duygularına karşı zırh olan nusret ayı... 
Yâ Şehr-i Ramazan; rahmet olup yüreklerimize yağdın, güneş olup nûrun âlâ nûr olarak gecelerimize doğdun; biz “dipdiri meyyitlere” yeniden can verdin, metafizik bir ürpertiyle rûhumuza “Gül” kokulu bir heyecan verdin, şuurla yaşanan bir îman verdin, hayatımıza herkesi hayran bırakacak muhteşem bir mizân verdin, “Akleden kalbimizin” rehberliğinde bizlere istikâmet belirleyen bir irfan verdin,  maddî ve mânevî dünyamıza yeni bir umrân verdin, rahmetinle davranışlarımızı şekillendirip şahsiyetimizi bulmamıza imkân verdin…  
        Ömrümüzden bir Ramazan daha geçti gidiyor; güle güle yâ şehr-i Ramazan; gelişin huzur, gidişin hüzün verdi bize…   İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’nin buyurduğu gibi; “Ramazan’ın kendisinden râzı olarak ayrıldığı kimselere ne mutlu, O’nun kendisine dargın gittiği kimselere ne yazık…” 
Selâm olsun Ramazan’ın râzı olduğu kullara, veyl olsun on bir ayın sultanını dargın gönderenlere…
Geldin ve gidiyorsun ey Azîz Misâfir; Kur’ân tilâvetiyle nurlandıran sahurlarınla, hânelerimize tatlı bir heyecan fırtınası ve rahmet sağanağı yaşatan iftarlarınla; gece karanlığını tenvir edip secdeleri çoğaltan terâvihlerinle, teheccütlerinle; fakir fukarânın geçim sıkıntısına dermân, bîçârelerin yaralarına merhem olan zekâtların ve fıtralarınla ey fakirlerin feryâdını dindiren ay


Geldin ve gidiyorsun ey âşıkları en fazla sevindiren şehr-i Ramazan; zihinleri ve gönülleri coşturan vaazların, mukabelelerin, sohbetlerinle, iftâriyelerin, iftara dâvetlerin, mahyaların, mânilerin, ilâhîlerin, imsâkiyelerin, iftar topların ve ramazan davullarınla, hâsılı kelâm insanımızı birleştiren, ruhlarımızı bütünleştiren, kardeşlik şuurumuzu kavîleştiren, idrâkimizi artırıp, insafımızı depreştiren, yüreklerimizi güzelleştiren o muhteşem mânevî atmosferinle tuttuğumuz oruçların bizlere “ Bayram” yaptıran ay…


   Ey Şehr-i Ramazan; Bir daha ki Ramazan-ı Şerîfe kavuşabilir miyiz, kavuşamaz mıyız bil/e/miyoruz...
Ey Azîz Misâfir! Sen yine gelirsin, ancak ya, biz olur muyuz, ol/a/maz mıyız bil/e/miyoruz…
Elimizle, dilimizle, aklımızla, fikrimizle de oruç tutabildik mi, tutamadık mı tam mânâsıyla bil/e/miyoruz…
Yâ Rabbî! Lâyıkıyla Ramazan’ı ihyâ edip hakkını verebildik mi, bire bin verdiğin ecirlerden bizler de nasipdâr olabildik mi onu bil/e/miyoruz… 
Yâ Rabbî! Karşılığını yalnız Sen’in vereceğin sevaplardan, gündüzündeki felâhtan, gecesindeki bağışlanmadan hisseler alabildik mi onu da bil/e/miyoruz…
   Yâ Rabbî! Bin aydan daha hayırlı gecede affolunup olun/a/madığımızı da bil/e/miyoruz…
           Yâ Rabbî! Ama yine de Sen’den aslâ ümit kesmiyoruz ve Sen’den gayrı mutlak affedici olmadığını da çok iyi biliyoruz … Çünkü Sen; “Yâ ‘ibâdiye-lleżîne esrafû ‘alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh.  innallâhe yaġfiru-żżunûbe cemî’â, innehu huve-lġafûru-rrahîm” diye buyuruyor ve biz günahkâr kullarına müjde veriyorsun. Allah’ım! Duâ etmek, tevbe istiğfâr edip af dile/n/mek ve bu Âyet-i Celîleden ümitvâr olmak bizim en büyük sermayemiz… 
    Bizlere dünyada da âhirette de af ve afiyet ver Allah’ım!..  Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm’ın Hz. Âişe (r.anha) Vâlidemize Kadir Gecesi’nde yapması için öğrettiği; “Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fa'fü annî”. duâsını âcizâne olarak biz de yapıyoruz. Affet bizi Allah’ım! Rasûlullah sevinsin… Affet bizi Allah’ım! Şeytanlar üzülsün… Affet bizi Allah’ım! Kulların kurtulsun...Habîb-i Edib’ini üzmek, şeytanları sevindirmek, zinhar Sen’in şânından değildir Allah’ım!.. 
   Allah’ım! İsm-i Âzam’ın hürmetine, Habib-i Edib’in hürmetine, Ramazan-ı Şerif hürmetine; Şehr-i, Ramazan’a tekrar tekrar erişmeyi, ihyâ etmeyi cümlemize nasip et ve âhirette “Yâr ile Bayram”ı edip “Ebedî Bayrama” kavuşmayı bizlere de lütfet!.. 
  Allah’ım! Elvedâ diyen Ramazan-ı Şerîfi bizlerden hoşnut ve râzı eyle, Sen’in sonsuz rahmet ve mağfiretine cümlemizi nâil eyle!..  
Güle güle ey azîz misâfir, gelişinle memnûn ettin, gidişinle mahzûn ettin; giderken de hudutsuz bereketin, ikrâmın ve ihsânınla bahtiyâr eyle bizi… 
Güle güle ey mübârek ay; yolunu gözlemek Mâverâ ufkuna hasret, kavuşmak cennet-âsâ baharlara vuslattı bize…. 
Ve gelişine sevinmek îmanın, gidişine üzülmek ise hikmet ve irfanın bir tecellisiydi yüreklerimize… 
    Ey Şehr-i Ramazan; Kur’ân ve Sünnetin dilimizde değil her hâlimize sirâyet ettiği günlerde namazlarımızın bizi kâmil bir Müslüman, oruç ve zekâtlarımızın bizi daha mü’min bir insan kıldığı günlerde yine gel…  


    Ey Şehr-i Ramazan; İslâm Âleminin ve Türk Dünyasının kendisine gelmesi, Gazzeli, Urumçili, … çocukların gülmesi ve zâlimlerin kahr u perişan olması için yine gel…
   Yâ Şehr-i Ramazan;
   Ya seni bize getir
   Ya bizi sana götür;
   Ya da “Gül”ün gölgesinde,
    Bizi kendimize getir.
          Yüce Rabbimizin, hepimize sağlık, sıhhat, âfiyet, hayırlı ve huzurlu bir ömür vermesi, nice Ramazân-ı Şerifler kavuşmayı nasip etmesi duâsıyla İslâm Âlemi’ne, Türk Dünyası’na ve cümle gönül dostlarıma hayırlı bayramalar diliyorum.
                                    
Hâşiye:
“Namaz, camiden çıkınca; Hac, Mekke'den dönünce; Ramazan, oruç bitince başlar.” Necip Fâzıl Kısakürek
“Yalanın, gıybetin, fâizin, içkinin, zinânın, kamu hakkının aynı Ramazan ayındaki gibi haram olduğu mübârek 11 aylar başlamıştır.” Prof. Dr. Sabahattin Zaim