O; “Suçlamalar"a cevap vermiş, Medrese-i Yusûfiyelilere ve âilelerine nice “Mektuplar” göndermiş, “Ülkücünün Çilesi'ni”nin her hâlini bizâtihî yaşamış ve yazmış olan müthiş bir erbâb-ı kalem, gerçek bir "Cesur Yürek"
ve kâmil mânâda "yerli ve millî" bir entelektüeldi...
Nuri Gürgür Ağâbeyin ifâdesiyle söylersek; "Gâlip Erdem; bilge kişiliğinin yanı sıra nefsini zincirlemiş, her hâliyle samîmiyetini aşikar etmiş, yaşayış tarzıyla bizden önceki ve bizden sonraki birçok nesli etkileyip yönlendirmiş olan kendine özgü bir mürebbidir."
Zor adam yetiştiren, ancak kolay harcayan bir câmianın bütün sıkıntılarını tepeden tırnağa yaşayan, 12 Eylül Dönemi’nin en ağır yükünü omuzlarında taşıyan; ahlâk ve fazîletin, ideâlizmin, ferâgatin, fedâkârlığın, diğerkamlığın, hasbîliğin zirvesi olan, kalbinde bütün ülkücülere müstesnâ bir yer ayıran, “O koskoca Gâlip Erdem’i küçücük bir vücuda sığdıran” "Bekârlar tekkesinin bir garip Gâlibî Şeyhi" ve “Gâlibü’z-zaman” olan Gâlip Erdem ağabeyimiz hepimizden alacaklı gitti… O'nun hakkını “kenan tufanını” yaşamış bizim nesil hiçbir zaman ödeyemez...
“İç Türklere rağmen milliyetçi, dış Türklere rağmen Turancı, 'Müslümanlara' rağmen Müslüman olabilen insan, ülkücüdür!” diyen ve fakirin Rütbesiz Bir Mareşal diye vasfettiği Gâlip Erdem Âğabeyimizi; dünya zahmetinden Hakk'ın rahmetine hicret için Âlem-i Cemâl'e yürüyüşünün 28. sene-i devriyesinde bir kere daha rahmet, minnet, hürmet ve hasretle yâd ediyoruz.
Artık biz kadim ülkücülere, rahmetli Gâlip Ağabey için bol bol duâ etmek düşüyor… Fâtiha ve Yâsîn’i, o çok sevdiği ülkücüler tarafından hiç ama hiç eksik edilmemesi duâsıyla,
Gâlip Ağabeyin ve Bekâ Âlemine yolcu ettiğimiz cümle şühedânın, geçmişlerimizin ve gönül dostlarımızın
ervâhı için el-Fâtiha…
"Erdem Şâhikası Bir Güzel İnsan: Gâlip Erdem" -2
