Ülkenin teminatı gençlerimiz; genç neslin yetişmesinde hayata hazırlanmasın da hepimizin görev ve sorumlulukları vardır. Malumunuz bir 68 kuşağımız vardı. Hem sağda hem de solda yetişmiş olan insanımız o dönemin ürünüydü. Her şeye rağmen şuurlu bir nesil ve kültürlü bir aydın gurubu bu dönemin meyveleridir.
Altmış beş yaş üstü tüm aydın kesim bu nesli çok iyi bilir. Yetiştikleri ortam kültür ortamıydı. Bizler de o dönemde arayış içindeydik ve sağ cenahtaki tüm gurupları dolaşıp hepsinden de feyiz almıştık. Sağ- sol çekişmesine rağmen kültür ve sanat faaliyetlerinin çok daha etkin oluşuna tanıklık ettik.
Diyebiliriz ki lise ve üniversite yıllarımız dolu dolu geçti. Vatan, millet, bayrak sevgisiyle yoğrulmuş olan bu duygularımızı oralardan aldığımız feyizle ayakta tuttuk, şükür tutmaya devam ediyoruz !..
Buradan şu noktaya gelmek istiyorum. Şimdinin gençlerine bir “Z” kuşağı damgası vurdular. Özür dileyerek söylüyorum büyük bir bölümü şiddete yatkın, bilgisayar oyunu tutsağı, milli ve manevi duygulardan uzak zevk-ü sefasının peşinde bir gençlik gözlemliyoruz. “Aşkım!” dedikleri üç günlük aşkın esiri ve tutsağı durumunda bir gençlik. Bataklığın çukurunda debelenen bir gençlik..
Aslında konumuz bu da değil. Konumuz: Genç nesle musallat edilen kötü alışkanlıklar ve şiddet! Uyuşturucunun sığara gibi alınıp satıldığı bir dönemden geçiyoruz. Birileri bilinçle Türk gençlerini zehirlemeye çalışıyor. Gençlerimize musallat olan uyulturucu baronları esrar eroin, uyulturucu haplarını her mekanda ve her ortamda satıyor, pazarlıyor ve kullanıyorlar. Gençlerimizin kabusu durumundalar.
Uyuşturucu ile mücadele eden emniyet birimlerimizi güvenlik güçlerini destekliyor gayret ve çabalarını da takdirle karşılıyoruz. Ancak bu mücadeleyi yalnız bırakmamak; anne, baba, öğretmen ve yetişkinler olarak hep birlikte yürütmek zorundayız. Siğara, alkol ve uyuşturucu kullanımı her geçen gün yaygınlaşıyor gençleri etkisi altına alıyor ve geleceğimiz mahvediliyor. Buna asla müsade edemeyiz! Çünkü uyuşturucuya alıştırılmış genç hayattan koparılmış, devre dışı bırakılmış gençtir!
Cadde cadde sokak sokak, okul okul dolaşıyorlar, en kuytu köşeleri seçiyorlar, en masum çocuklarımızı aldatıyorlar ve uyuşturucuya alıştırıp onların hayatını, geleceğini söndürüyorlar. Bu hepimiz için bir namus ve vatan görevidir. Bunlarla mücadele etmek ve çocuklarımızı bunların elinden kurtarmak zorundayız.
Maalesef bir de şiddet mağdurları var. Televizyonlar körüklüyor, dizilerle özendiriyor ve bilgisayar oyunları ile şiddete teşvik ediliyorlar. Sevgiden uzak şiddete meyyal bir gençlik. Kavgayı, döğüşü, şiddeti ve adam bıçaklamayı kahramanlık sayan sakat bir düşüncenin ürünü?.. Ne yazık ki: “ Z “ kuşağı işte bu tehditlerin altında toplumdan uzaklaşıyor, yalnızlaşıyor, anne ve babayı dinlemez hale oluyor.
68 Kuşağı diye başladık söze! Niye 68 Kuşağı? Çünkü vatan millet sevdasında bir yumruk olmuş kuşaktı 68 kuşağı !.. Sevdası vatan üstüneydi bu kuşağın!.. Ölümü, haykırışı ve feryadı da vatan, millet ve bayrak üstüne oldu.
Hepsinin yetiştiği ocak ayrı ayrı olsa da kültür çalışmalarında yetişip yoğrulmuş kuşaktı bu kuşak... Aşkı da, sevdası da “kankisi” de vatan, millet ve devlet üstüneydi. Namus, şeref, onur, haysiyet ve dürüstlük vardı bu kuşağın damarlarında...
Sözün özü: Zamanın gençleri yavrularımız elimizden kayıp gidiyor! “Z” kuşağı uyuşturucu baronlarının tehdidi altında. “Z” Kuşağı sahte sevginin tutsağı! “Z” kuşağı anne ve babaya, topluma yabancı; şiddet mağduru ve bilgisayar oyunlarının esiri konumunda...
Onları hem uyuşturucudan hem şiddetten kurtarmak ve hem de geçici heveslerden uzaklaştırıp vatan ve millet yolunda bir nefer olarak hayata hazırlamak bizim görevimiz. Öyle değil mi? Geleceğinizi teminat altına almak istiyorsanız buna mecbursunuz.
Siğara, alkol ve uyulturucu; hatta şiddet ve yalnızlaşma duygusu?.. Toplumu ayakta tutar mı? Hayır diye seslendiğinizi duyuyorum. Öyle ise bu çocuklar bizim çocuklarımız ve biz geleceğin devletini (Türkiye Cumhuriyetini) onlara bırakacağız. Öyle ise geleceğinize sahip çıkın...