1943 yılında Sabahattin Ali, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan sürgün edilmiş ve İstanbul'dan uzaklaştırılmıştır. Sürgün edildiği dönemde, Ankara'da çeşitli işlerde çalışmış ve edebi faaliyetlerine devam etmiştir.
1948 yılında ise Sabahattin Ali'nin ölümüyle sonuçlanan trajik bir olay yaşanmıştır. Bu olayda, Ali'nin İstanbul'da bir otobüsten indikten sonra kaybolması ve daha sonra cesedinin bulunmasıyla ilgili bir soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda, Ali'nin yakın çevresinde yer alan Zekiye Efruz adlı kadın tarafından öldürüldüğü ortaya çıkmıştır.
Zekiye Efruz, Ali ile ilişkisi olduğunu itiraf etmiş ve Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü söylemiştir. Efruz, Ali'yi öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanmış ve cinayet suçlamasıyla yargılanmıştır. Ancak, Efruz daha sonra akıl hastanesine sevk edilmiş ve hükümet tarafından verilen genel af nedeniyle ceza almadan serbest bırakılmıştır.
Sabahattin Ali'nin cezaevine girmesiyle ilgili olarak, kendi siyasi görüşleri veya yazdığı eserler nedeniyle değil, ölümüyle sonuçlanan bir suç olayıyla ilişkilendirilmiştir. Ali'nin öldürülmesiyle ilgili olay, hala birçok tartışmaya konu olmuştur ve tam olarak aydınlatılamamıştır.