Nallıhan'da Keşfedilmeyi Bekleyen Doğal Güzellik Nallıhan'da Keşfedilmeyi Bekleyen Doğal Güzellik
Müzikle iç içe büyüyen Tüfekçi, ilk müzik eğitimini babasından aldı ve genç yaşlarında saz çalmaya başladı.İlk ve ortaokul eğitimini Yozgat’ta tamamlayan Tüfekçi, Ankara Maliye Okulu’na devam etti ve mezun olduktan sonra üç yıl maliyeci olarak görev yaptı. Ancak müziğe olan ilgisi, onun sanat yolculuğunu şekillendirdi.Yurttan Sesler topluluğuna katıldı1953 yılında Ankara Radyosu'na girmek için sınavlara katılan Tüfekçi, dönemin önemli hocaları önünde sınavını başarıyla tamamlayarak Muzaffer Sarısözen ile tanıştı. Bu tanışıklık, onun müzik kariyerinin dönüm noktası oldu ve “Yurttan Sesler” topluluğuna katılarak halk müziği yolculuğunu sürdürdü. 1959 yılında İstanbul Radyosu’na geçiş yapan sanatçı, burada kariyerinde önemli adımlar attı.Eşi Neriman Altındağ Tüfekçi ile birlikte 1962 yılında “Yurttan Sesler Kadınlar Topluluğu”nu kuran Nida Tüfekçi, İstanbul Radyosu’nda Türk Sanat ve Halk Müziği bölümüne müdür yardımcısı olarak atandı. Erzurum Radyosu’nda eğitmen ve denetçi olarak da görev alan sanatçı, halk müziğinin yayılması ve eğitimine büyük katkılar sağladı.Türk Halk Müziği Müdürü olduTüfekçi, 1964 yılında Türk Halk Müziği'nden sorumlu Türk Müziği Şube Müdür Yardımcılığı görevine getirildi ve 1972 yılında TRT Müzik Dairesi Türk Halk Müziği Müdürü olarak çalıştı. İstanbul’da bir konservatuvar kurulması için 9 kişilik ekiple çaba gösteren sanatçı, Türk halk müziğine resmî bir makam kazandırmak için mücadele etti. Bu çabalar sonucunda, İstanbul Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nın kurucu üyelerinden biri olarak bağlama, THM solfeji ve bölge tavırları gibi dersler verdi.Sanatını uluslararası düzeye taşıyan Nida Tüfekçi, 1978 yılında Japonya’da konserler vererek Türk halk müziğini dünyaya tanıttı. Kültürümüze olan katkılarıyla halk müziğinin unutulmaz isimleri arasında yerini alan Nida Tüfekçi, 18 Eylül 1993’te hayatını kaybetti.Türk halk müziğinin ölümsüz sesi Nida Tüfekçi, bıraktığı eserler ve yetiştirdiği öğrencilerle, vefatının üzerinden 31 yıl geçmiş olmasına rağmen hala saygıyla anılmaya devam ediyor.

Kaynak: Rabia Sultan Büyüker