İslam’ın beş esasından birisi de hac ibadetidir. Hac hicretin 9.yılında farz kılınmıştır. Hem mali hem de bedeni bir ibadettir. Zaman ve mekan kaydına bağlı olarak ömürde bir defa yapmak farzdır. Haccın dindeki anlamı ise ihrama girilerek belirli günde Arafat’ta bulunmak ve Kâbe’yi usûlüne uygun olarak ziyaret etmektir. Hac yapmakta, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi farzdır, yani Allah’ın emridir. Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyrulmuştur: “Yoluna güç yetirenlerin o evi (Kâbe’yi) ziyaret etmeleri Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki Allah bütün insanlardan müstağnidir.” (Al-i İmran, 3/97) Peygamberimiz ise: "İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak" (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 22; Nesâî, İman 13, (9, 107-108); Tirmizî, İman 3, (2612)). Diğer taraftan Kur’an-ı Kerim’de hac ismi bir sureye ad olarak verilmiştir. Bu surede de Allah Teala şöyle buyurur: “İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerekse uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.”(Hac, 22/27)
Hac ibadetine dıştan bakıldığında ibadet yönüne ilave olarak bir takım sembolik taraflarının olduğunu da görürüz. Bunları, yüce yaratıcının emrine teslimiyet, tarihsel olarak Hz. İbrahim (a.s) başta olmak üzere peygamber ve ailelerinin yaşadıkları tecrübenin tekrarı, eğitici ve bilinçlendirici yönü şeklinde sıralayabiliriz. Ayrıca Hac, bu ibadeti ifa eden kişinin:
1 - Dinî duygularını kuvvetlendirir.
2 - Hesap ve mahşer bilinci yükler.
3 - İslâm kardeşliğini en üst seviyede tecrübe imkanı sunar.
4 - Müslümanlar arasında meşveret sunar.
5 - İnsana zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır.
6 - Hac öncesi işlenmiş günahlara keffaret olur.
7 - Müslümanlar arasında ekonomik ilişkilerin canlanmasını sağlar.
8 - Peygamberler tarihi başta olmak üzere islam tarihine yolculuk yapması imkanını sunar.
Hülasâ hac, dünya ve âhiretle ilgili, kişisel ve sosyal pek çok faydaları olan bir ibadettir. Hacda dünya çapında İslam kardeşliğinin sergilendiği ve İslam ümmetinin tek bir vücut olduğu; Müslümanların capcanlı, diri olduğu, birlik ve beraberlik mesajının en üst seviye de sergilendiği kadim bir ibadettir. Diğer taraftan haccın kendine has bazı zorlukları da vardır. Çünkü bu ibadet, pek çok insanın alışık olmadığı, iklim şartlarını bilmedi başka bir ülke ve coğrafyada yapılmaktadır. Bunun içindir ki Peygamberimiz, hiçbir ibadeti yapmak için Allah’tan özel olarak yardım dilemediği halde hacca ve menasiklerine niyet ederken “Allah’ım, hac yapmak istiyorum, bunu bana kolay kıl ve kabul eyle.” diye dua etmiştir.
Hac her şeyden önce Allah’ın emri olduğu için yapılır. Bununla beraber bütün ibadetlerde olduğu gibi hac ibadetinde de insanlar için pek çok yararlar vardır. Hacceden kişi Kabe’ye bizzat giderek Allah’ın evini ziyaret etmiş, namazda yaşadığı Allah’la buluşma şuurunu daha yakından hissetmeye başlamıştır. Haccı Allah’la buluşma şuuru olarak gören bir müminin haccı diğer ibadetlerini de diriltecektir. Haccı makbul bir kişinin namazı, orucu, zekatı, cihadı, daveti, feraseti, basireti ve şahsiyeti yeniden dirilecektir. Bu anlayışla hac adeta top yekun bir ba’sü ba’de’l-mevt (yeniden diriliş) hareketidir. İbadetlerin tümünü diriltmenin ve yeniden kazanmanın en kısa ve kesin yolu haccı diriltmekten geçmektedir. Haccı dirilten bir ümmet ise kaybettiği onur ve haysiyetine yeniden kavuşacak birlik olma yani tevhid şuur ve bilincine erecektir.