Hâlâ her olayı haklı olmak için çarpıtıyoruz

Geçen hafta kamuya mâl olmuş bir kardeşimiz vahşice bıçaklanarak katledildi, Ramazan Pişkin üzerine konuşmayan yorum yapmayan kalmadı, kimi Vahhabi dedi, kimi Selefi dedi, Veli diyen oldu, deli diyen oldu, sapık diyen bile oldu...
El insaf! Ramazan ne yaptı ki bu kadar farklı cephelerden farklı tepkiler aldı, Ramazan’ı katleden "CANİ" Ramazan kadar eleştiri almadı, belki utanmayı unutan bir kısım insanımsı "OH OLDU" bile demiş olabilir.
Tamam da bu Ramazan hiç mi merhameti hak etmedi, hiç mi kerhen bile olsa Allah'ın Rahmetine layık bulunmadı...
Bununla da kalmadık İzmir'de bir taksici yolda gördüğü bir insanımsı yaratığı arabasına alıp “Garibandır Allah rızası için gideceği yere bırakayım” adamlık edeyim derken insanlık tarihinde görülmemiş bir ihanete uğrayıp kahpece sırtından vurulduktan sonra taksiciye yapılan işler literatürde yeri olmayan bir davranış şekliyle devam etmiş, bu olay karşısında tüm insanlığa inme inmiştir.
Akıllar tutulmuş bu kadarda olamaz dedirtmiş fakat hiç kimsede de bu olayın cezası bu hukuk sisteminde verilir beklentisi oluşturmamıştır. Dahada acıklı olanı toplum vicdanı adaletin cezaevinde mahkumlar tarafından sağlanacağı beklentisini oluşturmuştur, işte bu yönetildiğimiz Adalet sisteminin kifayetsizliği sebebiyledir...
"Sonradan ilahi Adalet diye Adaleti göklere çıkardılar ki yeryüzünde ondan söz edilmesin" demiş İranlı Sosyolog Ali Şeriati.