Haset yerine hasret, fesat yerine feraset desek

Yozgat'ı eleştirenlerin büyük bölümü içinde anne-babası, dedesi-babaannesi, amcası-halası, komşusu, eşi-dostunun yaşadığı diyarı; "Haset, fesat, dedikodu, çekememezlik" kavramları ile çok kolay itham edebiliyorlar.
Yozgat gerçekten öyle bir il mi?
Ya da sadece Yozgat'ta yaşayanlar mı bu haset ve fesat çukurunda yaşıyor?
Olduğunu iddia etiğimiz haset, fesat, dedikodu, çekememezlik sadece Yozgat’ın problemi mi?
Okumuş, parayı, makamı bulmuş ya da bir şekilde yaşadığı diyarlara uzaktan bakabilme imkanına sahip insanlarda da haset ve fesat duyguları yok mu? Onlar iç dünyalarında nasıl bir tadilata girmiş ya da farklı dünyalardan karakterlerine ve ruhlarına kazanımlar sağlamış olmalılar?
Değişmeyen değişmiyor; yaşadığı yer Amerika da olsa Yozgat da olsa, yaptığı iş temizlik görevlisi de olsa makamı ve ismi üne kavuşmuş da olsa.
O halde ata diyarına haset, fesat demek mi çözüm yolu; yoksa o dünyaya güzellikleri kazandırabilmek mi asıl olan.
Yok demiyoruz ama var olduğunu iddia ederek de negatif, olumsuz duygularla yaftalıyoruz Yozgat'ı..
Yozgat, Türkiye'nin iç Anadolu bölgesinde tarihi ve kültürel zenginliklere sahip kadim şehir. Ancak ne yazık ki, bu güzel coğrafyanın ismi sıklıkla haset, fesat, dedikodu ve çekememezlik gibi olumsuz kavramlarla kendi evlatları tarafından anılıyor!
Peki, Yozgat gerçekten böyle bir yer mi?
Yoksa sadece Yozgat'ta yaşayanlar mı bu tür olumsuz duygularla iç içe yaşıyor?
Yozgat'ın güzellikleri, sadece fiziksel değil, aynı zamanda insanlarının iç dünyasında da yer hayat bulan-bulması gereken bir zenginlik. Ancak, her toplumda olduğu gibi, Yozgat'ta da olumsuz duygular hayat bulabiliyor. Haset, fesat, dedikodu gibi olumsuz davranışlar, maalesef, her yerde, her ortamda hatta en modern toplumlarda karşımıza çıkan bir gerçek! Bu durum sadece Yozgat'a özgü bir sorun değildir.
Yozgat yaşayan insanlar, çoğunlukla birbirlerini yakından tanıyor, biliyor, görüyor! Çıkın Lise Caddesi’ne hiç tanımasanız da aşina olduğunuz bir yüz çıkar karşınıza. Aile bağları, komşuluk ilişkileri ve sosyal çevrenin sıkı olduğu bir diyarda yaşıyoruz.
İnsanlar arasındaki ilişkiler daha fazla göz önünde bulunur. Ancak bu, Yozgat'ın sadece bu olumsuz duygularla anılmasını haklı çıkarmaz.
Öte yandan, okumuş, parayı ve makamı bulmuş insanlarda da haset ve fesat duyguları pekala olmuyor mu?
Bu tür olumsuz duygular, kişinin karakterine ve iç dünyasına bağlı olarak değişkenlik pekala gösterebilir.
Önemli olan, insanın iç dünyasında bir "tadilat" yapma fırsatına sahip olmasıdır.
İnsanlar, kendi içsel gelişimlerine önem vererek, pozitif değerler kazanabilirler.
Yozgat'a haset ve fesat demek, sorunun çözümüne katkı sağlamaz. Önemli olan, bu tür olumsuz duyguları aşmak ve pozitif değerleri yaygınlaştırmaktır. Yozgat gibi bir şehrin güzelliklerini vurgulamak, yerel kültürü ve tarihini ön plana çıkarmak, bu olumsuz algıları değiştirmenin bir yoludur.
Değişmeyen, her yerde insanların insan oldukları gerçeğidir. Yaşadığı yer veya sosyal statü ne olursa olsun, insanlar arasında olumlu ve olumsuz duygular pekala yaşanabilir. Bu nedenle, toplum olarak her birimizin sorumluluğu, daha pozitif bir yaşam tarzını benimsemek ve yaymak olmalıdır.
Yozgat gibi kadim güzel bir şehrin, sadece olumsuz kavramlarla anılmasını engellemek her birimizin üzerine vebal değil midir? Haset ve fesat yerine, hasret ve feraseti yaymak, bu ilin ve insanlarının daha aydınlık bir geleceğe doğru adım atmasına yardımcı olacaktır.
Negatif algıları aşmak ve pozitif değişimlere odaklanmak, Yozgat'ın gerçek değerlerini ortaya çıkarmanın anahtarıdır.
O anahtar her birimizin elinde yeter ki o kapıdan girmesini bilelim.