Hastane Çilesi

Geçen hafta çok sevdiğim şehir dışında yaşayan bir teyzem kabızlık sorunu için özel bir hastaneye gitmiş kolonlarında kitle görülmüş kanser teşhisi koymuşlar. Adı ürkütücü olan bu hastalık onları fazlasıyla korkutmuş. Başka bir doktora daha gitmek istemişler bu sefer devlet hastanesini tercih etmişler orada ki Profesör Doktor da aynı şeyi söylemiş. Ultrasonla bakmış emar istemiş emar için gün almaya indiklerinde seneye mayıs ayına randevu vermişler. Şaka gibi. Gülsek mi ağlasak mı bilemedim. Erken teşhis diye bir yerlerinizi yırtıp seneye gün vermek ne demek. Yani kısacası ölün mü diyorsunuz vücudunuzu sarsın yapacak bir şey kalmasın mı diyorsunuz. Fakat para verince iki hafta sonraya gün vermişler yani paranız varsa yaşama şansınız yüksek ya parası olmayanlar ne yapacak peki. Paranız olunca emar için erkenden sıra alıyorsunuz ama para olmayınca seneye gün veriyorlar. Bu mu gelişen kıskanılan sağlık sistemi. Arkadaşım geçen acile gitmiş acilde acil doktorunun yazdığı ilacı uzman doktor yazmadı diye SGK karşılamamış boğaz gargarsını, boğaz spreyini Devlet ödenek listesinden düşürmüş. Hastaneye gidince emekliden kesilen parayı söylemiyorum bile. Asgari ücretle ev geçindiren daha doğrusu geçindirmeye çalışan insanlar ne yapacak nereye yetişecek. Bunu Yozgat için değil ülke için yazıyorum. Peki Yozgat’ta Şehir Hastanesinde vatandaş sıra bulamıyoruz diyor. Ne zaman bulunacak sıralar doktorlar. Binalar şahane ama doktor yok mağdur yine vatandaş. Ne zaman düzelir bu sistem daha mı kötüye gider. Bu memlekete doktor gelir mi gelse de durur mu. Benim umudum var bu ülkeye bu memlekete dair iyi olmak değil adil olmak önemli diyor bir film repliğinde ne kadar doğru. Unuttuğumuz hatırlamadığımız adil kelimesi birilerinin içinde kalbinde beyninde hala yaşam savaşı veriyor.

10 KASIM

Ulu Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. yıldönümü. Rahmetle özlemle saygıyla anıyorum açtığın yolda gösterdiğin hedefe. Daima. İlelebet..