Hayat Denen Yolculuk

Yolculuğumuz başladı, bilmem kaç yılının, bilmem hangi ayının, bilmem hangi gününde!

Bazılarımız keşke doğmasaydım dese de, hayat yaşamaya değer bir yolculuk. Yani bir yol hikâyesi. Her doğan ve ömrü olup yaşayan, kendi yolculuğunun kahramanı. Durduğu duraklar, yolculuğuna katılan insanlar, kayıplar, kazançlar, sevinçler, kederler, keşkeler, kavgalar… Hepsi yolculuğun vazgeçilmez parçası. Garantisi yok tabi yara almadan, kırılıp dökülmeden yaşayacağımızın. Önemli olan, her hâlükârda yaşamaya devam edebilecek gücü kendimizde bulmamız. Bu da, belki hayatı çok ciddiye almamaktan, yaşadığımız her olayı hafıza kaydında tekrar tekrar izlememekten geçiyordur. Bu, tamamını sil at demek değil elbette. Seni bir daha üzen, aynı kötü hisleri tekrar yaşatan, keşkelerle dolu zaman dilimlerini at. Ne olur sanki? Karakterin mi değişir? Neden korkuyorsun bu kadar? Korkmayacaksın bilader. Korkmayacaksın ki, tüm hücrelerine kadar hayatı hissedebilesin. Korkmayacaksın ki, yaşadığın hayatta yapabildiklerini gönül rahatlığıyla emanet edebileceksin kendi nesline. Çünkü yaşadığın hayatın, çocuklarına bırakacağın en büyük emanetin, mirasın ve hatta pusulan. O yüzden, şaşkın pusula korkaklığın emaresidir bileceksin. Cesur pusulayı taşıyacaksın cebinde. Kuzey mi rüzgârlı, kır dümeni kuzeye diyebileceksin. Doğru olduğuna inandığında da, arkana dönüp kim var benimle diye bakmayacaksın, ben varım deyip yürüyüp gideceksin üzerine…

"Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerin bütünüdür " demiş John Lennon.

Hayat yaşamaya değer… Kıymeti seninle artar, aldıklarınla değil sadece verdiklerinle de kıymetli hale gelir. Ne verdiğin, kime verdiğin önemli gibi olsa da, asıl önemli olan verebilmen, verebiliyor olabilmen. Düşün, önce aldıklarını, sonra ne veriyor olduğunu. Sayalım mı?

Önce aldıkların…

Nefes aldın, daha adın bile konmamışken anne karnında. Ne verdin, hiç...

Koskoca bir sevgi aldın anne babandan, hem de her anında yanında olma sözü ile beraber. Ne verdin, hiç…

Bunlar bile tek başına hazine değil mi?

Şimdi verdiklerin…

…*?x..q….

Kıyamamışsın gördün mü?

O zaman şimdi tam sırası değil mi sence de vermeye başlamanın, hayatı daha anlamlı kılmanın. Gün gelir hatıralara gömüleceğimiz yaşlara erişir, hayatın bitmek bilmeyen telaşından kurtulup, köşesine çekilmiş ve keşke ya da iyikilerle dolu bir muhasebe içine girmiş bulabiliriz kendimizi.

Haydi, hayatımızı anlamlandıralım….!