Hayat Pahalılığı ve Keyfi Uygulamalar ?


Memur ve işçi maaşlarının zamlanması hiç bir şeyi değiştirmiyor aksine hayat pahalılığının artmasına vesile oluyor. Diyebilirim ki yıl başı gelmeden ve memur- işçi zamlı maaşını almadan piyasalar çoktan zamlanmış bile... Bu rezaleti durdurmak mümkün olmuyor, olmayacak gibi... Kimse kusura bakmasın serbest piyasa ekonomisi “soygun ekonomisine” dönüşmüş durumda. Bu rezalete bir son verilmeden piyasalara hakim olmak - zamları durdurmak asla mümkün olmayacaktır.

Dün kısa bir tur yaparak marketleri dolaştım. Fiyatlar çoktan uçmuş bile. Yıl başı memur zammı şimdiden erimiş ... Bir milyoncular diye tabir ettiğimiz ucuz dükkanlar da dahi çok ciddi zamlar var. Elbette denetim yapılıyordur ama denetim fiyatlar ve alış- satış konusunda yapılmıyor. Müşteri malın kaça alınıp kaça satıldığını asla bilmiyor- bilemiyor. Serbest piyasa diyorsunuz da müşteri bu piyasada ne kadar soyulduğunu bilmek istiyor. İnanın şöyle 15- 20 TL ye alınabilecek uyduruk ürünlerin fiyatı 70- 100 lira olmuş. Bütün iyi niyetimle söyleyim ki bu ürünlerin alım fiyatı 15- 20 TL yi geçmez. Çıkarsız faturasını ben yalancı çıkayım!

Ürün fiyatları konusunda keyfiliğin dorukta olduğunu söyleyebilirim. Bir ürün 10 TL’ ye alınıp 100 TL’ye satılıyorsa burda bir aldatma ve fahişlik söz konusudur. Soygunun bir başka şeklidir bu?.. 10 liraya alınan bir ürünün 20 liraya satılmasına bir şey diyemem. Ama aynı ürün 100 liradan satılıyorsa bunun adına ticaret denilmez bu düpedüz soygundur, haramdır, ahlaksızlıktır. Sonrada çıkıp hayat pahalılığından dem vuracaksınız. Kim pahalandırıyor bu hayatı? Biz... Başka suçlu aramaya gerek var mı arkadaş?

Esnaf da şikayet ediyor zamların arkasından yetişemiyoruz diyorlar. İyi de bu zamları yapan kim ? Heralde cin peri değil bizleriz. Maliyetler artıyormuş; maliyetler artıyorda bu artış yüzde yüz , yüz de üçyüz olmuyor her halde? Amma rafta duran mala biz yüzde üçyüz zam yapıyoruz sonra da hayat pahalı diye şikayetçi oluyoruz. Dürüst olan nedir, eski ürünü eski fiyattan yeni alınan ürünü de yeni fiyattan satmaktır.

Esnaf kardeşim diyor ki: Sattığım fiyata ben alamıyorum, alım gücüm düşüyor; iyi de kardeşim sen aldığın malı eski fiyattan değil yeni zamlı fiyattan satacaksın zaten; affedersin burda kandırılan sen değil müşteridir. Bu hayıflanma boşuna... Hatta diyebilirim ki rafta duran her ürüne defalarca zam etiketi konulup yüzde üçyüz- yüzde beşyüz artışla satılan ürünlerde var; bunu hangi kılıfa sokacağız ve bu para helaldir diyeceğiz anlamak mümkün değil. Şahit olduğum bir konu: Bir ürünü 100 TL ‘ye almıştım; aynı ürüne 300 TL dedi esnaf kardeşim. Yeni değil benim aldığım ürünün ikincisi biliyorum (yeri adı ve mekanı bile değişmemiş sadece fiyatı değişmiş) Cevap aynı bu ürün yerinde 300 TL olmuş!..

Denetimlerin yapıldığı doğrudur ama fiyat ve fatura denetimlerinin yapıldığını düşünmüyorum. Yani kaça aldın kaça satıyorsun diyen yok. Beşe aldım yüze satıyorum dese de bu suç değil; niye çünkü serbest piyasa hikayesi ! Ben de diyorum ki arkadaş herhalde soygun piyasası da değil bu zıkkım. Bi edebi, bi adabı, bi ahlaki ve ilkesi olmalı bu ticaretin... Müşteri olarak ürünün kaça alınıp kaça satıldığını bilmek benim hakkım. Neden mi? Ne kadar soyulduğumu bilmek için...

Dürüst ticaret yapan var mı bilmem de dürüst ticaret yapan varsa saygı duyar ellerinden öperim, dua da ederim amma soygun ekonomisine de asla evet diyemem, dua da edemem. Diyeceğim o ki serbest piyasayı soygun piyasasına çevirmeyelim, helal kazanalım helal yiyelim çocuklarımıza da helal ekmek götürelim inancımız da bize bunu emreder. Devlet babaya diyeceğimiz şu: memur, işçi emekli maaşını zamlamak çözüm değil çözüm hayat pahalılığına dur demek... Aracıların, tefecilerin karaborsacıların, faizcilerin arttığı dönemde hayat pahalılığına gem vurmak mümkün olmayacaktır. Bu konuda keyfiliğin had safhada olduğunu söylüyorum. Ekonomiye bir fren koyamadığımız sürece paramız pul olmaya devam edecektir. Eskiden esnaf ve ticaret ahlakı diye bir “ahlak” vardı, bu edep ve ahlakımıza ne oldu Allah aşkına? Eskilerin deyimi ile hoşgörünüze sığınarak diyorum ki: Ey kardeşim kefenin cebi yok, helal kazan helal ye ve evinede helal ekmek götür. Emeğine alın terine haram bulaştırma...