Huzursuzluğun Kaynağı Belli Değil mi Dostlar ?

İnsanı şerefli bir mahluk olarak yaratan Yüce Allah peygamberleri vasıtasıyla nasıl yaşayacağını ve nasıl yaşaması gerektiğini de öğretmiştir. Malumunuz olduğu gibi her dönemde içimizden bir uyarıcı Peygamber seçerek insanlara rehberlik etmesi için vazifelendirmiştir. Kimi kavimler bunu kabul etmiş kimi insanlar da reddetmiştir. Son Peygamber olarak da Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) gönderilmiştir.

Peygamberimiz ve ashabı örnek bir hayat yaşayarak insanlığa bu kardeşliği bu dini miras bırakmışlardır. Denilebilir ki: bu kardeşlik ve birliktelik insanlar için hayat ve yaşam felsefesi olmuştur. İnsanlar Rabblerine gerçek anlamda inanıp bağlandıklarında hem mutluluğu hem de hayatın anlamını öğrenmişlerdir. Bu düstur: sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma düsturudur!..

Cenab’ı Allah’ın meleklere ben yeryüzünde bana itaat edecek insan yaratacağım emrine meleklerin cevabı ilginçtir: “Yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak kan dökecek bir kavim mi Yaratacaksınız” olmuştur. Ayetin ve hikayenin devamını biliyorsunuz?

Ne yazık ki: bugün için meleklerin o hayıflanması kendini gösterir hale geldi: Son günlerde artan adam öldürmeler, cinayetler katliamlar bu sonucu doğrulamıyor mu? Cinnet geçirdi: Annesini babasını öldürdü, cinnet geçirdi eşini öldürdü, cinnet geçirdi eşini çocuklarını öldürdü haberleri artık sıradan hale gelmedi mi? Ahlaksızlık, serkeşlik ve insanlık dışı hadiseler olağan hale gelmedi mi? İnsanın sorası geliyor bu insanlar nereye gidiyor? Bu işin sonucu nereye varacak ?

Aslında bu sorunun cevabını da pek ala biliyorsunuz!.. İnsanlar kendi sonunu hazırlıyor ve kendini- neslini felakete sürüklüyor! Her olaydan sonra “Kıyamet yakındır!” deriz. Felaketin ayak seslerini de hissederiz. Ama ne hikmetse hiç ibret almaz; felaketin üstüne üstüne yürümeye devam ederiz.

Ahlaksızlığı, edepsizliği ve insanlık dışı hadiseleri sayıp moralinizi ve midenizi bulandırmaya devam etmeyeceğim. Ancak neden, niçin ? Sorusuna cevap aramanızı rica edeceğim?.. Neden ve niçin hayatı kendimize, ailemize, toplumuza zehir ediyor yaşanılmaz hale getiriyoruz ? Mutlaka düşünüyor olmalısınız !

Mutlu bir hayat, mutlu bir yuva ve mutlu bir toplum kurmak imkansız mı dersiniz? Bunun formülü, bunun felsefesi ve yaşam biçimi yok mudur? Aslında cevabını da biliyorsunuz! Allah’ın koyduğu kurallara uymak insanca yaşamanın derdinde olmak! Kardeşliğimize sahip çıkıp sevgi saygı çerçevesinde kişi hak ve hürriyetlerine değer vererek yaşamak!.. Gerçek anlamda insan ve Allah’a kul olarak yaşamayı becerebilmek. Hayatı ve tüm değerleri paylaşabilmek! Kör ve doymak bilmeyen nefse gem vurup insanlarla, kardeşlerimizle her şeyi paylaşmayı becerebilmek; sizce de öyle değil mi?

Kimse bana çağdaşlık martavalı okumasın: İnsanoğlu dinden- İslamdan ve kendini Yaratan Allah’dan, onun emirlerinden uzaklaştıkça cahilleşiyor, yabancılaşıyor ve ahlaksızlaşıyor? Sonuç da belli ve net !.. Bugün sembolik ve sadece dilimizde olan Müslümanlık ve Allah’a kul olma şerefi ne yazık ki gönüllerimize kalplerimize gerçek anlamda yerleşmiş değil. Ve...Nesil gittikçe İslamdan dinden ve Allah’ı tanımakta onun emirlerine tabi olmaktan uzaklaşıyor.

İnsanoğluna cevabı yine Allah veriyor: “Sonra sizler (söz vermenize rağmen) birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarınızdan çıkarıyor, günah ve haddi aşmada onların aleyhine yardımlaşıyorsunuz. (Kardeşleriniz) size esir olarak geldiğinde, onları yurtlarından çıkarmak size haram kılınmasına rağmen (serbest bırakma karşılığında) fidye alıyorsunuz. Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanların cezası dünya hayatında rezil rüsva olmaktan başka bir şey değildir. Ahiret Günü'nde de azabın en çetinine uğrayacaklardır. Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir. ( Bakara Suresi Ayet: 85)

Şöyle bir görevimizin olduğunu ifade etmek isterim: “Ey müminler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selâmet ve felâhı bulanlar bunlar olacaklardır.”! Görevimizin bu olduğunu unutmazsak biz de bu ahlaksızlık ve inkar çöplüğünde yok olup gitmemiş oluruz. Ne dersiniz dostlar?..