Dinimizin beğendiği ve emrettiği güzel huylardan biri de edepli, terbiyeli olmaktır. Edep, söz dinlemek, haddini bilmek demektir. Edep olmayınca ilim yalnız başına işe yaramaz. Yunus Emre hazretleri, bu hakikati şöyle ifade ediyor:
“İlim meclislerinde aradım, kıldım talep/İlim geride kaldı illâ edep illâ edep.”
Geçmişten günümüze kadar bütün İslâm büyükleri, edebe aykırı olan en ufak bir hareketten, âdeta büyük bir günahtan kaçınırcasına sakınırlar, dinimizin edeplerine, âdeta farz derecesinde ehemmiyet verirlerdi. Edep ehli insanlar, daima sevilmiş ve hürmet edilegelmişlerdir.
Bir babanın evlâdına bırakacağı en hayırlı miras, edeptir. Uyulacak edep kurallarını hem öğrenmek ve hem de, her zaman ve her yerde edepli olmak lâzımdır. Nelerin edep olduğunu bilmeyen kimse, her zaman edepte kusur edebilir. Bir büyüğümüzü ziyarete gidince, bize başköşeye otur dese, biz de edebimizden, hürmet ettiğimizden dolayı, şurası daha iyidir diyerek, gösterilen yere oturmasak, yaptığımız hareket edep gibi görünse de, söz dinlememek olduğundan kötüdür. Büyüklerimiz, “Emir, edepten önce gelir” demişlerdir. Onun için en güzel edep, söz dinlemektir. Aklımıza uygun gelmese de, büyüklerimizin sözlerini dinlemelidir. Büyüklerimiz, hocalarımız, âmirlerimiz bizlere bir şey söyledikleri zaman, önce hemen “Peki efendim” demeliyiz. Yapılması istenilen şeyi uygun görmüyorsak veya yapılmasını mahzurlu buluyorsak yine de, “Peki mi diyelim?” gibi bir düşünce aklımıza gelebilir. Evet, yine “Peki” demelidir. Eğer, o anda peki demeyip, hemen işin mahzurlarını anlatmaya kalkarsak, edebe aykırı hareket etmiş oluruz. Fakat bir müddet sonra düşüncelerimizi uygun şekilde bildirebiliriz. Bunu da, soru şeklinde söylememiz, danıştığımızı hissettirmemiz daha uygundur. Meselâ, “Bildirdiğiniz işi şu şekilde yapsak uygun olur mu efendim?” diyebiliriz. Ancak yine de, eski bildirdiği şekilde yapılmasını isterse, başka mazeretler aramadan söyleneni yapmak edeptendir...
Yalnız büyüklerimize değil, arkadaşlarımıza, hatta kendimizden küçüklerimize de itiraz etmek, edebe uygun düşmez. Çünkü itiraz etmek, “Bu işi ben bilirim, sen bunu anlamazsın” demek olur.
İslam büyüklerinden Abdullah İbni Mübarek hazretleri, “Bize, faydasız çok bilgiden ziyade, edep ve yüksek terbiye lazımdır” buyurdu. Lokman Hakîm’e, “Edebi kimden öğrendin?” diye sorduklarında, cevabında buyurdu ki: “Edepsizlerden öğrendim. Onlarda gördüğüm bütün fenalıkları terk ettim, böylece bu edebi elde ettim.”