İnsan hayatının dört safhası vardır...

İnsanın bütün hayâtı aslında 4 safhadan ibârettir: 1- Anne karnındaki hayâtı. 2- Dünyâ hayâtı. 3- Kabir hayâtı. 4- Âhıret hayâtı.
Normal bir insanın ömrü, 3 ana kategoriye ayrılabilir:
a) Çocukluk ve gençlik devresi
b) Yetişkinlik
c) İhtiyarlık ve pîr-i fânîlik safhaları . Burada “erzelü’l-ömür” denilen ileri yaş ve “bunama” devreleri de vardır, Allahü teâlâ, hepimizi ondan muhâfaza buyursun; zâten Peygamber Efendimiz de “Yâ Rabbî, beni erzel-i ömre bırakma” diye duâ buyurmuşlardır.
Bu safhaların her birinde öncelik verilecek işler vardır. Her birinde, önce en mühim işleri yapmalıdır.
İslâm dîninde çocuk ve genç terbiyesinden/eğitiminden maksat, çocukların ve gençlerin, Allahü teâlânın râzı olduğu, kulların beğendiği; âilesine, milletine, cemiyetine, vatanına, devletine ve bütün insanlığa faydalı birer insan olarak yetişmeleridir.
Demek ki, terbiyenin/eğitimin gâyesi, iyi bir insan yetiştirmek ve bu insanı cemiyete faydalı hâle getirmektir.
Çocuklar, Allahü teâlâya inanmayı, Peygamber sevgisini, büyüklere hürmeti, vatan-millet aşkını “Ezân” ve “Bayrak”a saygıyı, gelenek ve göreneklerini hep âilede öğrenirler. Çocukluk dönemine dâir, “Ağaç yaşken eğilir”, “Dal çubukken eğilir” gibi çok mühim atasözlerimiz vardır. Peygamber Efendimiz de bu konuda “Çocukluktaki öğretim-eğitim, taş üzerine nakış yapmak gibidir” buyurmuşlardır. Bu yaşta verilmesi gereken eğitim-öğretimde noksânlık/eksiklik, aksaklık olursa, kişi hayâtı boyunca çeşitli sıkıntılara marûz kalır, muhtelif sıkıntılar çeker. Onun için, büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî ve mahdûmu Muhammed Ma’sûm Fârûkî , gençlikle ilgili çok mühim tavsıyelerde bulunmaktadırlar.
Dârul-Fünûn müderrislerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh) de buyurmuştur ki:
“Evlât büyük bir nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için pedagoji yani çocuk terbiyesi, İslâm dîninde çok kıymetli bir ilimdir.”
Büyük psikolog, sosyolog ve pedagog İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh) ise şöyle buyurmaktadır:
“Çocuğun terbiyesine çok dikkat etmelidir. Onun kötü arkadaşlarla düşüp kalkmasına mani olmalıdır. Kötü arkadaş, çocuğun edep ve terbiyesini bozar.”
Arkadaşla ilgili çok güzel atasözlerimiz vardır:
“Misçinin yanında duran mis kokar; isçinin yanında duran is kokar.”
“Üzüm üzüme baka baka kararır.”
“Kıratın yanında duran, ya huyundan ya suyundan alır.”
“Arkadaşını söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana.”
“Her kuş kendi cinsiyle uçar: Güvercin güvercinle; karga karga ile.”