Bugün 1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı.
Aslında işçilerimizin özlük haklarını bir gün için gündeme getirmeye çalışmak ne kadar doğru?
Bu da ayrı bir tartışma konusu.
Ama yılda bir defa da olsa seslerini duymak, onları anlamak çok önemli.
Yıkmadan, yılmadan ve iyi niyetle problemlerin çözülmesine çalışmak, çözmek ya da beraber karar verebilmek ise özlenen tablomuz.
Rahmetli Cem Karaca’nın hayat hikayesini anlatan filmi de izlemiştim.
Filmde işçilere destek olması ve şarkılarını onlara ithaf etmesi, dertlerini dile getirmesi takdire şayandı.
“İşçisin sen işçi kal” şarkısının hala dinleniyor olması ise sorunların, problemlerin çözülmemiş olmasına işaret ediyor.
Acımasız bir hayat yaşıyoruz.
Zenginler daha da zengin olma peşinde, fakirlerde hayata tutunma derdinde.
Sadece kendi geleceğimize veya şahsi projelerimize odaklanmışız.
Makamları ülkeye hizmet için değil de kendimize doğru yontmaya başlamışız.
Paramızı sadece kendimize faydalı olacak haline getirmeye çalışmışız.
Yüz yıllardır bu böyle gelmiş, böyle de gidiyor.
Olan da genelde işçilerimize oluyor.
1856 yılında Avustralya’nın Melbourne şehrindeki işçiler ilk seslerini duyurmaya çalışmışlar. Çalışma saatlerini düşürmek için yürüyüşler yapmışlar. 1884 de de ABD de de yürüyüşler olmuş. Osmanlı döneminde de ilk Selanik’te 1911 yılında yürüyüşler gerçekleşmiş.
Kıvılcımlar başlamış işte…
Bu doğru günü bazı terör örgütleri de kendi çıkarları doğrultunda kullanmaya başlamışlar. Yakmışlar ya da yıkmışlar.
Ve artık ülkemizde de 1 Mayıs tatil ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kutlanmaktadır.
Dinimizin de aslında emrettiği şeydir kul hakkını korumak.
Peygamber efendimiz; "Üç kişi vardır ki kıyamet günü ben onların düşmanı olacağım. Bir şey verip hilede bulunan, hür bir kişiyi satarak değerini yiyen, bir işçi tutup ücretini ödemeyen kimseler” (İbn Mace, II’, 814) ve başka bir hadisinde de “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz” ( İbn Mace, II, 817) demiş.
Artık eskisi gibi vurdulu kırdılı haberleri çok görmüyoruz şükür, işçilerimiz hak ettiği değeri görmeye başlamışlar ve bunun devam etmesi hatta daha da iyileştirilmesi gerekiyor.
“İşçisin sen işçi kal” şarkısı sadece mazide bir anı olarak kalmalı.
Haksız mıyım?