Kalfaların grev kararı

Birgün rahatsızlandım. Terzihaneden günde saat yediden gitmeye başladım. Bunu fırsat bilen yanımdaki kalfalar, birlik olmuşlar komşu terzilerin kalfalarını kışkırtmışlar grev yapmaya karar vermişler.
Erken gitmemi fırsat bilen kalfalar benim dükkanı karargah olarak kullanıyorlar.
Bir müddet sonra komşular yanıma geldi, Koç bütün gençleri başına toplamışsın, grev edecekmisisiniz dediler.
Bir şeyden haberim yok. Ben öyle bir hata yaparmıyım arka- daşlar dedim.
Akşam dükkana geldim, bir de ne göreyim benim dükkanda en az elli kışı var. Toplantı yapıyorlar.Masanın üstünde benim top top kabutlar, humaynlar, Yazı yazıyorlar, okudum.
Elin evladı ele ucuz. Ustalardan hakkımızı istiyoruz diye yazılar yazmışlar.
Çocuklar, sizler hata yapıyorsunuz, böyle karakoldan izin almanız lazım. Yürüyüşe izin çıkarsa, ondan sonra yürüyüş ve grev yaparsınız dedim. Çocuklar biri akıldanelik etti. Çıkın şurdan namussuzlar dedim.
Ama elimde bir sopa çıkana birer tane vurdum.
Bu yazımı okuyan ogünkü delikanlılar hatırayı anarlar.
Çünkü aynen yazdım. Olanlar benim kabat ve humayna oldu.
DAYAT ATTIM AMA UTANDIM

Birgün, köyümüzde, bağlarımız, tarlalarımız var. Yozgat’tan köye gidip, geliyorum.
Birgün afferdisiniz eşeklerle köye gidiyorum. Yolda benim gibi bir arkadaşta gidiyor. Selam verdim. Konuşarak yolumuza devam ettik. Nerelisin arkadaş dedim. Karga köyünden Mehmet ağanın oğluyum dedi.
Terzi Güzel’in kardeşiyim deyince, bende terzi çırağım, kardeşine ne götürüyorsunda, geri gidiyorsun deyince ekmekle, kırmızı götürüyorum dedi.
Tam bizim köye az kaldı. Yol çatalladı. Arkadaş köyünün yoluna dönecek. Çocuklukya, nereden gidiyorsun bizim köyün içinden gidemezsin, benden izin alman lazım deyince arkadaşta ulan sen kimsinde izin alayım dile karşılık verdi.
Tahrik oldum arkadaşa, vurmaya başladım. Eski muhtarın babası, tarlada yürüdü. Ula namussuz, bu insanlar beşyüz senedir, bu yolu kullanırlar. sen bırak çocuğu deyin beni azarladı.
Bende seslenmedim. Hadi git, elbet karşılaşırız o zaman sana sorarım dedim.
Ve 1971 lılında dükkan açtım. İkinci kat ama aynı merdivenden iki kişi çalışıyor. Ben dükkanı tuttum. Birgün sona komşuya selam verdim.
Arkadaş nerelisin deyince, tanımadın mı diye kanşılık verdi. Ben hayır dedim. Hani köye birgün giderken tam köyümüze vardığımızda köyden beni geçirmemiştin. İşte o arkadaş benim ben dedi. Karga köylüyüm. O gün beni dövdün, şimdi erkeksen beni şimdi dövsene deyince inanın çok utandım. Ahmet abi şimdi sende beni dövde helalleşelim. O gün çocukluk ettim deyih Ahmet abinin elini öptüm.

Dün anlattığım konuya bugünde devam edeceğim. Köye giderken, dayak attığım komşumdan oldukça utanmıştım. Yaşça benden büyük olan Ahmet Abi’nin elini öpüp, olayı tatlıya bağlamıştık.
Sonra Ahmet abi ile iyi komşu olduk. Birbirimizin derdine derman olduk, dostluk devam etti.
Birbirimizi hiç kırmadık. Ahmet abi benden üç yaş büyük. Her zaman kendisini saydım. Ama Ahmet abi şakacı, bana etmediğini koymadı. Bir gün merdivenden çıkarken, beni su serperek ıslatır, affedersin görmedim der.
Komşuları yeller, bankalar caddesinden otururken yukar dan kovalarla suyu döker. Bu yaptığı işlere öyle güler ki kahkaha atarak..
Ama o zaman saygı ve sevgi vardı. Hala Ahmet abinin önü geçmem. Saygım ve sevgim devam ediyor.
İnsanlar o günlerde biraz daha birbirlerini sayıp, severdi. Hatır vardı. Ahmet abi bu yazılarımı okursa, ellerinden öperim.
Hatamız varsa affola...