Kâlû Belâ’dan Beri Müslümanım Ne Demek ?

Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiştir. Daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitâben:”Elestü Bi’Rabbiküm?” “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştur. Ruhlar da: “ Kâlû Belâ ” Evet, sen bizim Rabbimizsin”, diye cevap vermişlerdir ve “Ancak sana ibâdet eder, senden yardım dileriz" demişlerdir. İşte bu konuşmanın vuku` bulduğu zamana, “Kâlû Belâ” denir.

Allah daha sonra insan ruhunun bu sözünde ne derece samimî ve doğru olduğunu ortaya çıkarmak için, şu dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır ve her bir ruhu ayrı bir bedene yerleştirerek, onları belli zaman aralıklarıyla imtihan meydanına göndermiştir.

Böylece insanın önüne iki yol açılmıştır: Ya akıl ve iradesini iyiye kullanarak “Kâlû Belâ” daki gibi Allah`ı Rab tanımakta devam edecektir;yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak Rabbini ve Allah`ını inkâr edecek, O`na kulluktan kaçacak, Şeytan’ın yoluna sapacaktır.

Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, biz Müslümanlar, “Kâlû Belâ” zamanında Rabbimize verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz.

“Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini izhâr etmişti de kendilerini kendilerine tanık tutarak ben, Rabbiniz değil miyim demişti; onlar da evet, tanığız, Rabbimizsin demişlerdi. Bu da kıyâmet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir.”(A’raf Süresi 172 Ayet)

“Daha önce babalarımız ortak koşmuşlar, bizse onlardan sonra gelen bir kuşağız. Batıla yönlendirenler yüzünden şimdi Sen bizi helak mı edeceksin” demeyesiniz diye yaptı.(A’raf Süresi 173) “Biz, belki dönerler diye ayetleri böyle açık açık dile getirmekteyiz.”(174. Ayet)

İslâm inancına göre insanoğlunun bütün sorumluluklarının başında Allah’ın varlık ve birliğini kabul etme ve yalnız O’nu İlah olarak tanıyıp kulluk etme görevi gelmektedir. Fakat insanlar, sorumlulukları hakkında gerektiği biçimde bilgi sahibi kılınmazlar yahut böyle bir bilgiye ulaşma yeteneği ile donanmış olmazlarsa bu durumu bir mazeret veya bahane olarak ileri sürmekte haklı olurlar.

Bu sebeple söz konusu büyük sorumluluğun âdil bir temele dayanması için insanların bu hususta yeterli donanıma sahip kılınmaları gerekmiştir. Bu A’raf Suresinde insanların Allah tarafından böyle bir bilgi veya yetenekle donatıldığı haber verilmekte ve bunun gerekçesi açıklanmaktadır. Dolayısıyla insanoğlunun bu tasdikinden sonra onun içinde bahane kapısı kapatılmış oluyor!.. . “ Kâlû Belâ’dan dan beri Elhamdüllah Müslümanım” Sözü de işte buradan geliyor. Hayırlı Cumalar diliyorum.