Karacaoğlan

Karacaoğlan (d. 1606? – ö. 1679?) Halk Ozanı.

Karacaoğlan‘ın 17’nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan’ın varlığı bile savunuluyor. Ahmet Kutsi Tecer ve Şükrü Elçin‘in araştırmaları, yaşamının büyük bölümünü Rumeli’nde geçiren ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avusturya seferine katılan bir Karacaoğlan’ın varlığını ortaya koyar. Fuad Köprülü ve Cahit Öztelli gibi araştırmacılar da, 17’nci yüzyılda yaşadığını savunuyor. Bu araştırmacılara göre Karacaoğlan, şiirlerinde Abaza Hasan paşa’nın öldürülmesi, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın Avusturya seferi gibi bu döneme ait tarihsel olaylardan sözeder.

Daha çok kabul gören görüşe göre o, Adana’nın Feke ilçesinin Göğçeli köyündendir. Ancak, başka il, ilçe ve köylerimiz de ona sahiplenmektedir: Osmaniye-Bahçe-Farsak, Mersin-Mut-Çukur ( yeni adı Karacaoğlan), Karaman-Ermenek, Osmaniye-Kadirli-Yusuf İzzettin (Binboğa), Aksaray-Kargın, Gaziantep-Nizip, Kilis-Musabeyli. Ayrıca, bu konuda Türkmenistan, Azerbaycan ve Balkanların da Karaca Oğlan’a sahip çıktıkları unutulmamalıdır.

 

Karacaoğlan’ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır.

 

Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Cahit Öztelli’nin Karacaoğlan-Bütün Şiirleri adlı derlemesi de önemli Karacaoğlan araştırmalarından. Birçok şiiri bestelendi.

Karaca Oğlan özellikle Çukurova yöresinde yetişen âşıkları (Dadaloğlu, Gün-deşlioğlu, Deli Boran, Beyoğlu, vb.) etkilemiştir. Onlar Karaca Oğlan’sız program yapmazlar. Bugün hangi Çukurovalı âşığa, “Kimden etkilendiniz?” diye sorarsanız; verecekleri cevap, “Karaca Oğlan dedemizden.” olacaktır. Doğu Anadolu Bölgesi âşıklarının Köroğlu’suz program yapmadıkları gibi, Çukurova yöresi âşıkları da Karaca Oğlan’ı anmadan program yapmazlar.

Karaca Oğlan’ın şiirlerinde yer yer sanatlı söyleyişler görülür. Şiirlerinin dili durudur ve derlendiği bölgenin dil özelliklerini yansıtmaktadır. Onun şiirlerinde yadırganacak Arapça ve Farsça kelimeler yok denecek kadar azdır.Şiirlerinde diğer saz şairleri gibi aşk, sevgi, tabiat ve güzellikleri işlemiştir. Pek çok kaynak onun din dışı konularda şiir söylediğini yazarsa da, Karaca Oğlan’ın şiirlerinde az da olsa dinî konuların ele alındığı görülür.

 

Hece vezninin 8 ve 11'li ölçüleri ile şiir söyleyen Karaca Oğlan’ın günümüze kadar gelebilen şiirlerinin sayısı 500’den fazladır. Ancak bu şiirlerin büyük bir kısmı Karaca Oğlan’dan çok sonra derlenip yazıya geçirildiği için, bu sayıya dikkatli yaklaşmakta yarar vardır.

Çağdaş şairlerden Rıza Tevfik, Cahit Külebi, Ülkü Tamer, Melih Cevdet Anday vb. de Karaca Oğlan’dan etkilenmişlerdir.

 

Karaca Oğlan ile ilgili olarak anlatılan birkaç da efsane vardır. Bugün Mersin ilinin Mut ilçesinin Çukur (Karacaoğlan) köyünde mezarının olduğuna inanılan Karaca Oğlan ve Karaca Kız’ın mezarlarında, cuma geceleri ışık görülmektedir. Başka bir efsaneye göre de; Karaca Oğlan, Mersin ilinin Tarsus ilçesindeki Ashab-ı Kehf Mağarası’na girdikten sonra kaybolmuştur. Bir başka rivayete göre ise o, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesinde sazını bir çam ağacına asmış ve bir daha görülmemiştir.

Karaca Oğlan’ın mezarı ise, tıpkı Yunus Emre‘ninki gibi ülkemizin değişik bölgelerine bağlanmaktadır: Yozgat- Sorgun, Karaman-Başdere, Mersin-Mut, Kahramanmaraş-Gazel Yaylası, Osmaniye-Düziçi-Düldül Dağı, Erzurum-Oltu-Zemzem Dağı, Osmaniye-Bahçe-Hodu Yaylası, Mersin-Tarsus.

OZANIN ŞİİRLERİNDEN EN ÇOK BİLİNENLER:

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

 

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem

Zülfü perişanım kal melil melil

Kerem et aklından çıkarma beni

Ağla gözyaşını sil melil melil

 

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet

Karayı bağla da beyazı çöz at

Doldur ver badeyi bir daha uzat

Ayrılık şerbetin ver melil melil

 

Elvan çiçeklerden sokma başına

Kudret kalemini çekme kaşına

Beni unutursan doyma yaşına

Gez benim aşkımla yar melil melil

 

Karac’oğlan der ki ölüp ölünce

Ben de güzel sevdim kendi halimce

Varıp gurbet ele vasıl olunca

Dostlardan haberim al melil melil

Karacaoğlan

 

--------------------------

BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM

 

Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret kodun beni kavim kardaşa

Sebep gözden akan bu kanlı yaşa

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

 

Nice sultanları tahttan indirdi

Nicesinin gül benzini soldurdu

Nicelerin gelmez yola gönderdi

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

 

Karac’oğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karacaoğlan

-------------------------

ELİF

 

İncecikten bir kar yağar

Tozar Elif Elif diye

Deli gönül abdal olmuş

Gezer Elif Elif diye

 

Elif’in uğru nakışlı

Yavru balaban bakışlı

Yayla çiçeği kokuşlu

Kokar Elif Elif diye

 

Elif kaşlarını çatar

Gamzesi bağrıma batar

Ak elleri kalem tutar

Yazar Elif Elif diye

 

Evlerinin önü çardak

Elif’in elinde bardak

Sanki yeşil başlı ördek

Yüzer Elif Elif diye

 

Karac’oğlan eğmelerin

Gönül sevmez değmelerin

İliklenmiş düğmelerin

Çözer Elif Elif diye

Karacaoğlan

---------------------

KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR

 

Kadir Mevlam senden bir dileğim var

Muhannes kuluna muhtaç eyleme

Cennet-i alâyı nasib et bana

Sırat köprüsünden yolum bağlama

 

Kapımıza kara deve çökünce

Fırtınası şol alemi yıkınca

Cehenneme kul seçilip çıkınca

Kadir Mevlam o kullardan eyleme

 

Kadir Mevlam ateş atma özüme

Dünya malı görünmüyor gözüme

Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme

Cehennemin ateşiyle dağlama

 

Karac’oğlan hata çıkmaz dilimden

Kocadım da hayır gelmez elimden

Kadir Mevlam asla geçmez kulundan

Deli gönül ah çekip de ağlama

Karacaoğlan