Kar’la mücadele etmek mi yaşamak mı?

Yozgat gibi kış şehirlerinde özellikle “kış şartları” ile mücadele etmek zorundasınız.

Düne kadar adına mücadele denilse de bugün onun adı “yaşamak” olmalı.

Siz, kış kartları ile yaşamayı öğrenmemiş, bünyeyi o şartlara entegre edememişseniz yapacağınız mücadele gün gelir kışı şartlarının ya gerisinde ya da yetersiz kalır!

Misal, kar biraz fazla yağsa etkiniz yetersiz kalır, yollar kapansa donanımınız fayda etmez.

Ya ekip ya da ekipman yapınız karın yoğunluğuna göre mücadele kapasitesini yitirir.

Yozgat’ımızda da maalesef kış dönemlerinde karla mücadelede yetersiz kalabiliyorsunuz.

Hizmette memnuniyeti yüzde yüz sağlayamazsınız ki, bu anlamda bir beklenti özellikle Yozgat şartlarında imkansız.

Tüm yolları kardan temizler açarsınız, siz arkanızı döndüğünüzde az önce açtığınız yol karla kapanır, oradan geçen bir araç orada mahsur kalır ve sonuç, yetersizlik olarak yansır.

O yüzden diyorum ki, asıl olan karla mücadele değil kış şartları ile yaşayabilmektir.

Siz teknik donanım ve ekibinizi kış mevsimi şartlarına entegre edemiyor, güncelleyemiyor, çağın gereklerinin gerisinde kalıyorsanız vereceğiniz mücadelenin yetersiz kalması gök yüzünden düşecek kar tanelerinin sayısı ile orantılıdır.

Kar yağdı yağmadı derken bir geldi pir geldi.

Özel İdare köylerde, karayolları ana yollarda, belediye de mahalle aralarında karlı kaplı yolları temizlemek ve buzlanma ile mücadele etmek gibi bir pozisyona büründü.

Yozgat gibi coğrafi yapısı engebeli ve de sorunlu bir şehirde karla mücadeleyi yeterli bulma gibi bir yanılgıya düşmemeniz gerekiyor.

Fakat bir de gerçek var ki, ne pahasına olursa olsun özellikle kent merkezinde karla mücadelede sürekli güncel olmak zorundasınız.

Kar yağışı ile birlikte gazetemize şikayetler de pek peşe gelmeye başladı.

Özellikle en ücra mahallelerde, şehir yerleşim alanlarının bittiği son evlerin bulunduğu mahallelerden şikayetler geldi.

Verilen mücadeleyi nasıl gündeme getiriyor isek insanların şikayet ve taleplerini de paylaşmak zorundayız.

Aslında burada şöyle bir gerçeği konuşmak zorundayız; belediyenin her ne pahasına olursa olsun karla mücadele değil karla yaşama gibi bir asli görev üstlenmesi şart.

Kış şehirlerinde bu mücadele nasıl veriliyor, olmadı kış ülkeleri nasıl mücadele ediyor kesinlikle yerinde görülüp Yozgat şartlarına uyarlanmalı.

Allah verdi Allah alsın kendi kendine erisin mantığı ile hareket etmek, birkaç günlük mağduriyetten bir şey olmaz mantığı ile Yozgat’a bakmak yanılgıya götürür.

Maalesef yaşadığımız şehirde ‘hizmet’ değer verilmeyen bir kavram.

Hizmet insana yani bizim birbirimize verdiğimiz değerin de yansımasıdır.

Bir insanın dahi olsa ayağının kaymasından rahatsızlık ve vebal hissetmiyor ise yöneticiler, o makamların hesabını vermek zordur.

Ve bugüne kadar “hizmet” kavramdan öteye gitmedi.

Kar yani bu kış bir milat olsun gelin hep birlikte bu şehre hizmet getirelim.

Adı ne olursa olsun Yozgatlı her şeyin en iyisini hak ediyor.

Önemli olan bizim birbirimize nasıl baktığımız.

Biz bize nasıl bakarsak Allah da öyle bakar.

Kar toprağa düşmeden her tanenin hesabını yapabilmeli.