Kim bilir belki böyle daha iyi olur?

Kabinenin açıklanması ile ortada görünmeyen Yozgat kimliği üzerinde çok fazla konuştuk, talep ettik, ses yükseltmeye, bizim de hakkımız minvalinden konuşmaya çalıştık.
Bu durumda acaba diyorum Yozgat’ın sayın vekillerine istemeden de olsa haksızlık mı ettik?
Milletvekili mevcudiyetini, nüfuzunu görmezden mi geldik?
Asla… Öyle bir niyetin seslendiricisi olmayacağımızı bilen bilir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi milletvekillerinin yetkilerini daralttığından bu tarafa gözümüz bakanlıklarda oldu doğal olarak. Aslında bakanların da üstünde bir kademe var ve Sayın Cumhurbaşkanından önce yardımcısı ve diğer ekip geliyor.
Silsile değil burada asıl mesele.
MİLLETVEKİLİ TELEFONU AÇMAYAN GENEL MÜDÜRLER
Anadolu insanının en net ve sağlıklı yoldan ulaşacağı milletvekillerinin, aslında yetkili gibi görünen yetkisizlik makamında olmaları.
Pek çok zaman milletvekili telefonuna çıkmayan genel müdürler, bakan yardımcıları ve bakanlar olduğunu duyuyoruz.
Milletvekilinin ikili ilişkileri veya ilinden olan ya da bir şekilde organik bağı bulunan bakanların nüfuzunu kullanarak iş bitirdiğini biliyoruz.
Özellikle seçim sonrası yaklaşık 2 yıl milletvekilleri için ıstırap dolu geçiyordur. Onlar dile getirmeseler de seçmen talepleri karşısında çaresiz kalmanın anlamını en iyi zatıalileri bilirler.
ÇARESİZLİK BAHANE Mİ?
Ama bu durum bahane midir?
Çaresiz kalmak ya da kalmamak, nihayetinde tercihe bağlı ve direk milletvekili adayı olmakla bağlantılı değil midir?
Hamama giren terler hesabından bir gerçek çıkıyor karşımıza.
Böyle bile olsa millete vekalet etmek hakikaten zor ve meşakkatli bir durum.
SAYIN ABDULKADİR AKGÜL’ÜN AÇIKLAMALARI
Yozgat’ın kabinede bir bakanı yok, meclis başkanı yok, Cumhurbaşkanı Yardımcısı yok.
Gözümüz şimdi daha çok milletvekillerinin üzerinde.
Onların gözü kimde olacak?
İşte burada görev herkese düşüyor.
Ankara’da vekili yalnızlaştırmadan, güç vermek, güçlü bir lobide güçlü temsil bulmalarına katkı sağlamak başta biz basın mensupları olmak üzere herkesin üzerine düşen bir sorumluluk.
Bu sorumlulukta herkesin mutlaka ama mutlaka bir rolü var.
Abdulkadir Akgül, TESKOMB gibi önemli bir kuruluşun genel başkanı ve tecrübeli bir milletvekili.
Bu durum Akgül ismine bakanlık hatta bir cumhurbaşkanı yardımcılığı kadar hüviyet kazandırıyor.
Parayla satın alınamayacak, atamayla elde edilemeyecek tecrübelere sahip.
Haliyle sorumluluğu da büyük. Ki- seçim sürecinde bu durumun ağırlığını hissederek çalıştığını biliyoruz.
Son açıklamasında özetle ‘Yozgatlı’nın hizmetindeyim’, ‘Eşim, dostum, akrabam Yozgatlı’ ifadelerine yer verdi.
Son görüşmemiz de, ‘Benim adamım Yozgat için çalışandır, bu vakitten sonra Yozgat adına çalışmayan ne adamamdır ne de işim olur’ diyerek, aslında olması gereken çok önemli bir hakikati dile getirdi.
Kabinede bir ismi olmasa da Ankara’da koca yüreği olan bir Yozgat için bu günden tezi yok daha dik, daha güçlü, daha etkin ve etkin olmak zorundayız. Bunun adı Abdulkadir Akgül olur, Süleyman Şahan olur, İbrahim Ethem Sedef olur, Lütfullah Kayalar olur.
Ya kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz ya da hepten sesimizi keseceğiz.
Tercih her halükarda bizim sevgili hemşehrilerim.
Bakanımız yok muş, ağlayıp gözden mi olalım kim bilir belki böyle daha iyidir, yaşayıp göreceğiz vesselam.