Kim bilir kaç yaz…

Ya da kim bilir kaç kış.
Yaşasak yaşasak, kaç kış, kaç yaz, kaç bahar bekliyor bizi hayatta dersiniz.
5-10-20 yaz…
Hiç bu açıdan değerlendirmemiştim hayatı.
Bizi bekleyen yazları, kışları hesap etmek aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Sayayım, kaba bir hesap olsun istedim ama olmadı, ne kadar da azmış meğer.
Yılın son günü çok sevdiğim, kıymet verdiğim, varlığı insana güç veren değerli bir abimle telefon sohbetimiz oldu. Çekip giden bir yıldan, Yozgat’tan, hayatın son ahvalinden bahsettik.
Dünyanın yalan olduğunu bugüne kadar şarkılar, şiirler, edebiyatçılar, gazeteciler anlatmıştı anlatmasına ama hiç bu kadar net bir hesap çıkmadı ortaya.
Hayatın kaç yazına gebe içinde bulunduğumuz dünya.
Öyle ya bir daha ki yaz, bu kış?
Var mı, yok mu?
Kaç kışınız olduğunu şimdi, şuan hesap etmek ister misiniz?
Bir, iki, üç…
Geçip giden bir yılın arından konuşacak değilim. Çok da konuşmamalı ardından değil mi?
Yaşanması gerekiyormuş yaşanmış, bizi ne bekliyor ya da beklemeli.
İşte bu noktada hayatı derinlemesine düşünmek, analiz etmek, mümkünse hesap etmek gerekmez mi?
Çok fazla hesapçı değilimdir aslında, bakmayın siz hesap vurgusu yaptığıma. Parayı hesap etmekten hoşnut olmayan biriyimdir vesselam.
Ama mevzu yarınlar olunca bir yılı geride bırakan son gün yarını hesap etmeli diye düşünüyorum.
Nerede yaşıyorsanız; Yozgat, Ankara, İstanbul, Viyana, Afrika.
Her nerede iseniz!
Kim bilir kaç yaz diye başladık ya mevzua isterseniz kaç kalpten dem vuralım hesap edelim.
Kaç kalp kırdık, kaç kalbe sıkıntı verdik!
Aslında insan ne ederse kendine ediyor sevgili insanlık…
Evet, kendi kalbine sıkıntı verir insan en çokta.
Kendi kalbinde bulamadıklarının özlemi ile yanıp, tutuşurken, bulamadıklarının sıkıntısını yaşar o kalpte.
O kalpte bozguna uğrar, o kalpte umuda bağlanır, o kalpte kaybolur, o kalpte kendini bulur.
Ömürden bir yılı geride bırakırken biraz daha yaşlanıyor insan tıpkı suya, kışa, güneşe hasret dünyamız gibi.
Ve yaş aldıkça insan anlıyor ki bu dünyada mutlu olmanın sırrı kalpte başlayıp kalpte bitiyor.
Mutluluk denilen kavram aslında çocukça baktığınızda görebileceğiniz bir gerçek.
O kalbe iyi bakmadığımız içindir ki, mutluluk yaş aldıkça insan hızla uzaklaşıyor.
Ve uzaklaştıkça insan yalnız yalnızlaşıyor.
Yeni yılda ne temenni etsem bu günün son sözü, kalbinizin umudu bitmesin.
Kaç yaş, kaç kış olursa olsun önümüzde kalbimiz hep baharla yaşasın olmaz mı?