Kim doyacak kim doymayacak!

Ah zamlar vah zamlar!
Artık dünya kötü sürprizlerle çıkıyor karşımıza.
Her sabah hatta her akşam bir yeni olağanüstülük karşılıyor bizleri.
Eskiden de mi öyleydi yoksa biz mi büyüdük bilemiyorum. Yaş aldıkça bu dünyada daha çok yaklaşır mı olduk hayatın zorlu hakikatlerine.
Hastalıklar, depremler, farklı türden felaketler, ekonomideki daralma, dengesi bozulan mevsimler ve insanoğlu.
Savaşı saymak aklımdan bile geçmedi desem.
Hayat öylesine büyük bir harp meydanı ve bizler savaşçı olmuşuz inanın gerçek savaşlar çocukların bilgisayarındaki oyun gibi geliyor.
Ateşle imtihan olmaktan mıdır yoksa zorlukların derecesi mi değişti dersiniz.
ZAMLARLA GELEN YENİ DÜNYA
Yenidünya diyordum, hakikaten yeni ve zor bir dünyadayız artık.
Sanki küçük kıyametlerin büyüklere dönüştüğü bir dünyada ömür tüketiyoruz.
İnsanlar başta asgari ücret olmak üzere maaşlara gelen zamlarla anlık da olsa hayal alemine dalsa da KDV artışları ve zaten durdurak bilmeden ürünlere gelen zamlar korutuyor.
Arada daha çok kazanmak isteyen fırsatçılar.
Bir de bunun yanında bankamatiğe gittiğinde maaşı ne kadar bol sıfırlı olursa olsun gözü doymayanlar
Zamlar var da doyumsuzlar yok mu, onlardan da bir hayli var.
Ne kadar kazanırlarsa kazansınlar her zaman aç, her zaman ihtiyaç sahibidirler.
Pe ki yeni dünyada zamlarla geçen hayat bizi nereye götürecek.
Evet, zamlardan dolayı moralim bir hayli bozuk, can sıkıntısının derecesi zirvede, kendimizi geçtik çocuklarımızı nasıl bir dünya bekliyor diye sorguladığım zamanlar da oluyor.
Ama umutsuz muyum?
Asla.
Ekonomi ne kadar bozuk olursa olsun zamların altında ne kadar nefessiz kalırsak kalalım sürecin pekala normalleşeceğine inancım tam.
Özellikle kısa sürede hayatın normale döneceğini ve ülkemizin zenginlikleri, insanımızın şükreden yapısı sayesinde atlatacağız.
Burada önemli olan bizi yönetenlerin ne yaptığı?
Onlar bu işi nasıl yönetecek.
Mesela ticaretle göbekten bağı olan siyasetçiler sürecin neresinde olacak?
Eğer merkezinde olurlarsa vay halimize fırsatçılık da bitmez de krizler de.
Bir insan düşünün ‘hizmetten’ önce ‘milletvekilliği maaşı’ derdinde.
Ya da mesleğimde örnek vereyim,
Bir gazeteci düşünün habercilikten önce kaleminin getirisinin peşinde.
Nasıl bir sonuç beklersiniz bu durumda?
İşte benim endişelerimin, kaygılarımın merkezinde tam da bu durum var?
Zamlar moral bozuyor ama bizi yönetenlerin ahvali, bizim ahvalimiz…
Bir yerde zamlarla mücadele etmek zorunda kalan insan, vatandaş profili diğer yanda zaten doymak bilmeyen nefsimiz!
Ve işin başındakilerin ticaretle olan iştirakleri, dostlukları, kazançları.
Allah’a dua edelim devletimize güvenelim, zira bir yerde milletin hakkını haramzade olma pahasına gasp eden varsa da cezasız kalmayacak doymak bilmeyen karınlar da ne kadar sıfırlı olursa olsun kazancı yine de doymayacak.