Kıssadan Hisse Almak Diye Buna Denir Galiba ?

Hz. Ömer(r.a) döneminden bir kıssa anlatılır: Günümüze kadar anlatılıp gelen ibretlik bir kıssadır bu...
Toplumumuzun ihtiyacına binaen bir kez daha "ders çıkarılması adına" anlatmakta fayda görüyoruz.

Adalet timsali Hz. Ömer’ın (r.a) etrafını çepeçevre saran bir gurup sahabe ile sohbet halindeyken,
İki delikanlı genç bir adamın koluna yapışmış halde girip Hz.Ömer’e (r.a) getirirler.

“Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü; kısasa kısas isteriz” derler.
Mahkeme kurulur, adama son isteği sorulur. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
“Söyledikleri doğru mu?”diye sorar.
Suçlanan genç der ki : “Evet doğru.”

Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu bu; diye sorar.
Genç anlatmaya başlar: “Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi.
Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki; bir gören, dönüp bir daha bakıyordu. Hayvan bu arkadaşların bahçesine doğru gitti. Ne yaptıysam hayvanın bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım.”

“Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı ve at oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi; ben de bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladılar. Huzuruna getirdiler durum bundan ibaret” dedi.

Hz Ömer:”Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, kısasa kısas gerekir” dedi.

Bu cevaptan sonra delikanlı söz istedi: “Efendim bir özrüm var,” diyerek konuşmaya başladı:
“Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim.”

Hz Ömer: “İdam kararın verildi sen üç günlük yola gitmek için izin istiyorsun biz sana nasıl güveneceğiz ?”

Adam: “Ya Ömer!” deyip İsra süresinin 34. ayetini okur. “Söz verenler verdikleri sözden
mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir.”Ayetini...

Hz. Ömer: “Peki” dedi: “Fakat yerine bir kefil almamız lazım. Sen gelmezssen onu idam edeceğiz!”
Adam oradaki kalabalığa dönerek sordu: “Bana kefil olacak olan bir kardeşimiz var mı?” Bir müddet sessizlik oldu.

En arkalardan biri elini kaldırıp: “Ben olurum ya Ömer!” dedi. Bir de baktılar ki: Ses veren: Hz. Ebuzer. Herkes şaşkına döndü.

“Ya Ebuzer neye kefil olduğunu biliyorsun degil mi?” dedi Hz. Ömer.
Ebuzer: “Bırakın gitsin adam, ben ona kefilim” dedi.

Adam binip atına oradan uzaklaştı.
Üç gün herkes o adamı konuşur oldu; gelecek mi, gelmeyecek mi, mescitte bile gündem oldu. Üçüncü gün akşam namazına yakın uzaktan bi atlı göründü..

O bekledikleri adamdı. Hz. Ömer:
“Be adam neden geldin?”diye sordu. Adam: “Müslümanlar söz verip de sözlerini tutmuyorlar, demesinler diye geldim efendim !.”

Bunun üzerine maktulün yakınları da söz istediler (Ölen adamın çocukları): “Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik!”.
Hz Ömer:”Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?”
Ya Ömer: “Demesinler ki: Müslümanların arasında merhamet kalmamış yok olmuş!”

Hız. Ömer Ebuzere dönüp: “Peki sen bu adamin neyine güvenerek inandın da kefil oldun?”

Hz. Ebuzer cevap verdi: “Ya Ömer demesinler ki: Müslümanların arasında güven, itimat kaybolmuş demesinler. Onun için kefil oldum.”

Bizi örnek alan kardeşlerimiz: “İnsanlık öldü, merhamet kaybuldu, İnananlar arasında güven yok, ahde vefa kalmamış demesinler!.. “

Bilmem ki:şimdi bizler bu vefanın bu itimadın neresindeyiz? Kıssadan kendine hisse alıp bu hal üzerinde yaşamaya gayret edebilenlere selam olsun!...(Alıntıdır)