Kızlar ip atlasın oğlanlar…

Beden dersini sevmeyen öğrenci olur mu?
Peki ya müzik, resim…
Okul yıllarına bakıyorum bir de yaşadığımız döneme, hala kızlar ip atlasın, oğlanlar top oynasın tarzında yürüyor işler eğitimde.
Her zaman olduğu gibi işini layıkıyla görev yapan kıymetli eğitimcilerimizi tenzih ediyorum.
Ama…
Bu şehrin çocuklarına, Anadolu insanının umutlarına, evlatlarımıza hala beden derslerini gereksiz gibi sunan öğretmenlere ve yöneticilerine sözüm.
Allah aşkına, dün hiç mi değişmedi?
Bizim çocuklarımız dünün alışıla gelmiş sistemine mahkum edilecek kadar kadersiz mi?
Allah bu toprağın çocuklarına ayrı, metropolün çocuklarına ayrı ayrı kader mi yazdı?
Ya da sizler yeni bir kader tayin edecek kadar yetki ve etki sahibi misiniz?
Maalesef,
Beden derslerinde, erkek çocuklarına ‘top oyna’, kız çocuklarına da ‘ip atla’ mantığı ile dikte eden bir zihniyet var.
Bu durumu, çocuğunun sesinden, yaramazlıklarından kurtulmak için eline telefon tutuşturan, televizyon karşısında bir başına bırakan sorumsuz anne baba gibi de düşünebilirsiniz!
Beden derslerinin müfredatı bu denli kısıtlı da haberdar mı değiliz diye düşünüyorum.
Sırf bu yüzden beden derslerini sevmezdim.
Matematik derslerini de sevmezdim ama gereksiz olmadığını da bilir ciddiyetle dinlerdim.
Ama beden derslerinde bir problem var yaşadığımız şehirde.
Aslında mevzu tek başına bir beden dersinin nasıl geçtiği ile alakalı değil sevgili hemşerilerim.
Bu şehrin çocukları sadece bekçi, uzman çavuş olmak için mi doğuyor?
Bizim ötelerde farklı hayallerimiz, hedeflerimiz, kaygılarımız, umutlarımız olmasın mı / olmaz mı?
Çocukluk hayalim iyi bir polis olmaktı… Üniforması olan vatan, millet savunması üzerine görev ifade eden her mesleği kutsal ve özel saydım. Ki, asker, polis, bekçi, her biri öylesine mukaddes bir görev ifa ediyor ki!
Benim meselem o görevlere mecburiyetlerle değil güle oynaya talip olmak.
Bakın Yozgatlı çocuklara, gençlere…
Mecburiyetler olmasa bu meslekleri seçecekler miydi?
Boş geçen (…bana göre bir derste çocuklar ip atlıyor, top onuyor öğretmen köşede telefonla vakit öldürüyorsa o ders boşa geçmiş demektir) her ders bu şehrin çocuklarının tercihlerini öldürüyor.
Ve her ölüm, maalesef bu torakları mecburiyetlerin diyarı olarak perçinliyor.
O yüzden diyorum ki, gelin irade koyalım bize umutsuzluğu, mecburiyetleri kader olarak sunan her kimse ve bu duruma yüksek sesle HAYIR diyelim.
HAYIR diyelim ki zamanı geldiğinde akıbet HAYIR olsun.
Hülasa sözüm üstüne alınması gereken herkese.