Kurban bayramı hoşgeldin, sefalar getirdin..

Benim çocukluğumun gönlü gül kokardı. O mutluluk dolu bayramlar geldiği zaman! Yüreğim, kafesteki kuş gibi sevinçle çırpınırdı. Bir an gözlerimi kapattım, çocukluğumun bayramları birer hayal gibi gelip geçtiler gözümün önünden. Gördünüz mü, gören var mı acep onları, ne olur söyleyin! Çocukluk günlerimde bayram babam demekti, sonra annem, halam, teyzem, komşular, dayım, amcam, akraba hısım.
Bayramlarda, merhamet tüterdi her bir taraf, bir huzur mevsimi idi, ılık bir meltem gibi yüzümüzü okşayan. Tatlı dil, hoş sohbet güler yüz. Gönüllerin sıcaklığını hisseder, güler eğlenir, sever sevilirdik. El öpmek, büyüklere hürmet demekti bayram.
Yaradana şükürler olsun zengin değildik ama evimizden bolluk, bereket, eksik olmazdı. Etsiz yemek sofraya, sadece yemeğin çeşidi etsiz olduğu vakit gelirdi. Ama doya doya et yiyebiliyorduk dersem yalan olur. Biz yeteri kadar et yiyebiliyorduk ama bazı komşuların evlerine et belli aralıklarla giriyordu. Bu yüzden, kurban Bayramı’nın gelmesini daha büyük bir sevinçle beklerdim. Çamlığa çıkılıp kavurma yapılacaktı çünkü.
Ramazan bayramı geçtikten bir süre sonra, kurban bayramı ne zaman soruları sorulmaya başlardı. Bayramdan bir hafta önce, yine her bayram olduğu gibi ev bütün hatlarıyla temizlenir, perdeler yıkanır, camlar silinir, halılar çırpılıp silinir, her köşe pırıl pırıl temizlenirdi. Bayram ne kadar kurban bayramı olsa da gelen misafire ikram edilmek için birkaç çeşit yemek yapılır, baklavalar, börekler, sarmalar sarılır dolmalar yapılırdı. Yine bu işler yapılırken komşular birbirlerine her konuda yardımcı olur, börek baklava yapımında sarma dolma gibi yemeklerin birlikte yapılan kısımlarında herkes birbirine elinden geldiği kadar yardım eder hoş sohbetler, kahkahalar, tatlı espriler arasında günün nasıl geçtiği anlaşılmazdı.
Bizim mahallede çoğunluk kurbanlık olarak küçükbaş hayvan seçerdi. Koyun veya koç gibi. Bir bayramda komşumuzun biri maddi durumu iyi olmadığı için, koyun yerine keçi almayı tercih etmişti. Keçiyi aldıktan sonra, caminin imamına gidip, keçi kesmenin dinen uygun olup olmadığını soramaya karar verir. Mahallemizin imamı, kurban Bayramı’nda keçi kesilemeyeceğini, kesilecek hayvanın mübarek olması gerektiğini, keçilerin ise cin olduğu için kesilemeyeceğini söyler. Buna rağmen keçiyi evine kadar getirmiş olan komşumuz, keçiyi kesmek zorunda kalır. Bunun üzerine mahalleli uzun süre “keçi cin, koyun mübarek” esprisini dillerine dolayıp hoş sohbetlere sebep olmuşlardı. ..
Arefe akşamı kına karılır, el ve ayaklarımıza kınalar yakardık. Eski çarşaf melefe gibi kumaşlardan yırtılan bez parçalarını el ve ayaklarımıza sararak sabaha kadar bu şekilde uyurduk. Sabah olmak bilmezdi. Yatağımızın başında bayramlık ayakkabılarımız, hemen hemen her evde bulunan dikiş makinalarıyla annelerimizin diktiği basma, ya da bazen kumaştan dikilmiş çiçekli elbiselerimiz, uyumaya çalışırdık bir an evvel sabah olsun, sabahın ilk ışıkları kalkıp ellerimizdeki ayaklarımızdaki kınaları yıkayıp babalarımız camiden bayram namazını kılıp gelmeden önce Çeşmelerden akan zemzem suyunu testimimize doldurur eve gelir yatakları toplar kahvaltı sofrasını, bütün aile, bazen amcam ve teyzemlerin de bizimle birlikte olduğu o birlik ve beraberliğin tadına doyulmaz aile sıcaklığının kahkahaların havada uçuştu büyüklerin elleri öpülmekten sonra, bayram harçlıklarımızı da alıp sıcak sıcak cebimize koymanın mutluluğu içerisinde kahvaltımızı yapardık. Kahvaltı yapıldıktan sonra kurban kesme merasimi başlarlardı. Bahçemiz büyük olduğu için kurbanımızı kendi bahçemizde keserdik. Babam rahmetlik tavuk bile kesemezdi o kadar yufka bir yüreği vardı. bu sebepten kurbanı kesmesi için komşulardan birini ya da bir kasabı vekil olarak tayin ederdi. Bahçede komşular, çocuklar hep birlikte büyük bir heyecanla kurbanların kesilmesini beklerdik. Hayvanların kesimi esnasında hepimiz orada bulunurduk ve izlerdik. Bunun ne kadar doğru bir davranış olduğunu, çocukların beyninde hasar bırakıp bırakmayacağını o zamanki çocuk aklımla fazla düşündüğümü sanmıyorum. Ama şimdi o anı izlemiş olmaktan pişmanlık duyuyorum keşke kurban kesilirken çocuklara izletilmese.
kurban kesim işlemi bittikten sonra, kurban etleri büyük bakır teştlerin içerisine koyulur ve etin soğuması için birkaç saat bekletilirdi. Soğuma işlemi tamamlandıktan sonra annem ve babam etin bir kısmını fakirlere dağıtmak, bir kısmını hatırı sayılır komşulara dağıtmak bir kısmını da kendimiz için ayırırlardı. İşte benim bayramda en çok beklediğim anlardan biri de komşulara ve fakirlere et dağıtma kısmıydı. Bu görevi çok severdim elime aldığım bir tepsinin içerisine annemin isimlerini sayarak, hangi parçanın kime gideceğini bana birer birer söylerdi ve ben hepsini aklımda tutar sırayla dağıtır gelirdim. Kurban kesimi dağıtım işlemi yapıldıktan sonra ailecek kurban etinden yapılan kavurmayı ağız tadıyla yer. Bu arada gelen misafirlerle bayramlaşarak, komşu akraba ziyaretlerine giderek aile bağlarını, dostluk bağlarını geliştirir küs olanlar barışır, dargın olanlar birbirlerini affeder birbirleriyle olan ufak tefek kırgınlıkları unuturdu. Bayramlar insanlar arasındaki dostluk, beraberlik aile bağları komşuluk bağları akrabalar arasındaki sıcak ilişkileri daha da üst seviyelere çıkartmak için çok faydalı günlerdir.. bayramlarda yüreğimiz çok büyük heyecanlarla dolar. İnsanlar kinsiz ve kibirsiz. O günün bitmesini hiç istemezsiniz. Ama bir de bakmışsınız ki akşam olmuş gün çabucak biti vermiş. Çocukluğumuzun bayramları bir daha yaşanmayacak anılar olarak kaldı. ölüm güzel insanları bir daha geri gelmemek üzere aldı. Yüreğim geçmişteki bayramlara takılı kalır, bir daha yaşanması mümkün olmayan o günlere. Ama nafile o bayramlar bir daha geri gelmez..
Bütün Müslüman aleminin kurban bayramı mübarek olsun.
Mutlu huzurlu güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum ..